50 sene sonra bu toprakları Yurt edinmenin 1000. senesini kutlayacak olan gelecek nesillerimizin hatırdan çıkarmaması gerekir diye düşündüğümüz şanlı Türk tarihinin önemli günlerini içinde barındıran Ağustos ayının özel günlerine bizler gereken önemi veriyor muyuz? Yakın tarihimizin değerli iki şairinin yazdığı bazı şiirlerinden bir kaç mısrasını hatırlayarak hafızamızı tazeleyelim: Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Nazım Hikmet Ran Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur. Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun, Necip Fazıl Kısakürek 950. senesini kutlayacağımız 26 Ağustos 1071 Büyük Selçuklu İmparatoru Alpaslan’ın  **Nazım’ın şiirinde anlattığı** Anadolu’yu yurt edinmemizi sağlayan Malazgirt Meydan Muharebesi ile başlayan yürüyüşümüzü. 23 Ağustos 1921-13 Eylül 1921 tarihleri arasında Yunan ordusuna karşı yapılan Sakarya Meydan Muharebesi, Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya şiirinde bahsettiği bir kere daha kuvvetlice Türk tarihinin bu topraklara vurulması. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” diyerek emrindeki ordu ile emperyalist devletlerin desteği ile Anadolu’nun batısını işgal eden İzmir bölgesinde hak iddiasında bulunan Yunan ordusunu 22 gün, 22 gece süren savaş sonrası bozguna uğratarak Ankara’ya doğru ilerleyişini durdurarak, kararlı Türk Milletinin iradesini işgalci emperyalistlere göstermesini. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa bu savaştaki şehitlerimizin ve kayıpların sayısından dolayı duyduğu üzüntüsünü “Sakarya Melhame-i Kübrası” yani kan gölü, kan deryası” diyerek dile getirmesini. Sakarya Meydan Muharebesi ile Ankara’ya 50 km yaklaşan Yunan ordusu geri püskürtülmüş, bu başarı sonrasında toplanan TBMM Mustafa Kemal’e gazilik ve mareşallik unvanı verilmiş, Başkomutanlık süresinin uzatılmasını. 26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos 1922’de sona eren Dumlupınar savaşının (Başkomutanlık Meydan Muharebesi) önemli ayrıntısı Türk ordusunun 200 yıl aradan sonra Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal komutasında Taarruz Savaşı kazanmış olmasını. Çanakkale, Afrika, Arabistan, Doğu Anadolu bölgelerinde 1915’te yedi düvele karşı ve sonrası yapılan savaşları kaybetmemesine rağmen mağlup ilan edilen, toprakları işgal edilip ordusu dağıtılan bir milletin, kısa bir süre zarfında dirayetli, ufku görebilen, vatan ve millet için doğru kararlar alabilen yöneticiler ve esaretligi kendisine zül addeden Türk Milletinin başlatmış olduğu; Başkomutanın (Ya istiklal ya ölüm) veciz sözünde belirtiği gibi, işgal altındaki topraklarından Emperyalist güçleri atıp kurtaran ve Kurtuluş savaşını kesin olarak kazanması sonrası; Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal`in “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" komutuyla 9 Eylül'de İzmir’in kurtuluşunun yolunun açılmış olmasını. Hatırlıyor muyuz? Kütüphaneleri dolduracak ciltler dolusu 1071 Malazgirt Muharebesi sonrası Anadolu’daki Türk tarihini bir bölümü olan 1453’teki İstanbul`un Fethi, 1921’deki Sakarya ve 1922’deki Dumlupınar (Başkomutanlık Meydan Muharebesi) savaşları ardından, Ay yıldızlı bayrağın altında özgür olarak yaşayan bizlerin; atalarımızın kendisine savaşta kurşun sıkan düşmanı olsa da, sığınan aman dileyenlere karşı gösterdiği yaradılanı severim yaradandan ötürü hoşgörüyü, sevgiyi, bizler bu gün önce kendimize, etrafımıza ve bize sığınanlara karşı ne kadar gösteriyoruz. Canları ve kanları pahasına, üzerinde Ay- Yıldızlı bayrağın dalgalandığı, ezanların susmadığı bu güzel vatanı bize emanet eden atalarımızdan aldığımız gibi bizlerin de gelecek nesillere aynı hassasiyet ve sorumlulukla devretmek zorunda olduğumuzu unutmayalım!