Kadın Futbolu Süper Ligi’ni bu sezon izlerken skorborddan önce forma kollarına bakıyorum; logoların çeşitliliği artık rakip savunma oyuncularının adedi kadar kalabalık. Turkcell, 2021’den beri lig adında duruyor; Türkiye Futbol Federasyonu geçtiğimiz yıl bu isim sponsorluğunu resmî olarak uzatarak “kadın futboluna özel kaynak” vurgusu yaptı. Kulüp cephesinde en çarpıcı örnek Fenerbahçe; Papara, Ay Yapım, En-Ez İnşaat ve Yükselen Çelik gibi markalar tek sezonda kadın takımının formasına altı ayrı noktadan yerleşti. Milliyet’in eylül ayındaki haberi, sadece Papara anlaşmasının “çok takımlı” paketle geldiğini anlatıyordu. Göğüste ise hâlâ Petrol Ofisi var; şirket iki yıl önce yaptığı açıklamayla sponsorluk sözleşmesini “uzun vadeli” tanımlamıştı. Kısacası para, erkek futbolundan aşina olduğumuz tempoyla kadın oyununa akıyor ve bu kez kimse “destek olsun diye” demiyor—gelir ve erişim tablosu gözle görülür biçimde büyüdü.

Sahadaki rakamlar da kasayı iştahlandıracak cinsten. 2024-25 sezonu 14 takımın 175 maçına sahne oldu; fileler tam 650 kez sallandı ve maç başına 3,71 gollük tempo, Avrupa’nın birçok yerel kadın ligini geride bıraktı. Tribünde henüz “full house” fotoğrafları nadir ama Kadıköy’de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin beş basamaklı bilet satışı idman sahalarındaki sohbet konusuydu. Yayın tarafında TRT Spor hâftada en az bir maçı ekrana taşıyor; geri kalan karşılaşmalar kulüp YouTube kanallarına veya bölgesel kanallara dağılmış durumda. Görünürlük haritasındaki bu yamalı bohça, pazarlamacıların “izlenebilir içerik” tutkusuna rağmen hâlâ en büyük darboğaz.

Uluslararası projektörlerse beklenenden erken açıldı. FIFA, 17 Mayıs 2024’teki kongrede 2027 Kadınlar Dünya Kupası’nın ev sahibini Brezilya olarak ilan etti. Türkiye adaylık dosyasını 2023 sonunda geri çekmişti ama Ankara’nın gözü şimdi 2031 takviminde: TFF, kadın futbolunda profesyonel lig yapısını “gelir-gider şeffaflığı” ve “altyapı teşvik fonu”na bağlayarak FIFA’dan gelişim desteği almayı hedefliyor. Eğer yayın planı standartlaşır, kulüpler kadın takımı bütçelerini ayrı satırda açıklamaya başlarsa, 2026’da açılacak 2031 Dünya Kupası ihalesine ciddi bir dosya yetiştirmek kimseye hayal görünmüyor.

Elbette eksikler listesi de uzun. Bazı haftalar maç programı yayıncı kuruluşlarla aynı gün netleşiyor; seyirci alışkanlığı oluşturmak adına bunun kabaca bir “gol iptali” sayılabileceğini söylemek gerek. Ayrıca stadyum doluluk oranı hâlen çift hanelerde; markaların LED panoları ne kadar parlak olursa olsun, televizyonda boş tribün görüntüsü iş modelini soğutuyor. Yine de hem para hem heyecan eşzamanlı yükselirken, lig tarihinde ilk kez pozitif bir geri besleme döngüsü yakalanmış durumda: Sponsoru artıran kulüp görünür oluyor, görünür olan daha büyük sponsoru kapıyor.

Bugün Kadın Futbol Süper Ligi formasında dolaşan logolar, aslında Türkiye’de kadın sporunun uzun zamandır beklediği “sermaye onayı”nı temsil ediyor. Top artık sadece sahadaki onbirde değil; federasyonun yayın masasından tribün turnikelerine kadar geniş bir alanda geziniyor. Eğer yayın takvimi düzene girer, kulüpler finansal transparanlığı gerçek anlamda benimser ve tribün deneyimini genç izleyici odaklı bir şenliğe çevirirse, 2031 Dünya Kupası dosyasının kapağında “Türkiye’yi kadın futboluyla tanıyın” cümlesini görmek hiç de uzak bir senaryo olmayacak. O yüzden tavsiyem şu: Maçın skorunu öğrenmek için bildirim beklemek yerine, bir hafta sonu sahaya gidin. Belki de attığınız bilet fişi, yarının en değerli sponsorluk raporunun dipnotu olur.