Kas ve yumuşak dokularda yaygın ağrı ile karakterize olan fibromiyalji, hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyen kronik bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor. Uzun süreli ağrıların yanı sıra uyku bozukluğu, yorgunluk ve zihinsel dağınıklık gibi belirtilerle kendini gösteren bu sendrom, en az üç ay süren, vücudun her iki tarafını etkileyen ağrılarla tanınıyor. Medicana International İzmir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ömer Faruk Şendur’a göre fibromiyalji, beynin ağrı sinyallerini işleme mekanizmasında yaşanan bozuklukla ortaya çıkıyor.
En belirgin bulgusu yorgunluk
Hastalığın en dikkat çekici belirtisinin yorgunluk olduğuna değinen Prof. Dr. Şendur, hastaların iyi bir gece uykusunun ardından dahi dinlenmemiş şekilde uyandığını belirtti. Ağrılar genellikle kaslarda gerilme veya spazm ile artış gösteriyor. Parmak ucuyla bastırıldığında hassaslaşan bazı bölgeler “hassas noktalar” olarak tanımlanırken, “fibro sis” olarak bilinen konsantrasyon ve hafıza problemleri de sık görülen semptomlar arasında yer alıyor.
Kadınların yakalanma olasılığı daha yüksek
Fibromiyaljinin her yaştan bireyde görülebileceğini aktaran Prof. Dr. Şendur, hastalığın çoğunlukla orta yaş grubunda teşhis edildiğini ve kadınlarda erkeklere oranla daha yaygın olduğunu vurguladı. Menopoz sürecinde ise semptomların şiddetinin artabileceğine dikkat çekti. Mükemmeliyetçi ve A tipi kişilik yapısına sahip bireylerde hastalığın daha sık ortaya çıktığını da belirtti.
Fibromiyalji için tanısal bir test yok
Fibromiyaljiye özel bir teşhis testi bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Şendur, tanının genellikle kapsamlı hasta öyküsü, fizik muayene ve kan testleriyle konulduğunu dile getirdi. Vücudun hem sağ hem sol tarafında, belin üzerinde ve altında yaygın ağrı bulunması, fibromiyalji şüphesini güçlendiriyor.
Çok yönlü tedavi yaklaşımı
Fibromiyalji tedavisinde multidisipliner yaklaşımın şart olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şendur, onaylı ilaçlar (duloksetin, pregabalin, milnasipran) başta olmak üzere fizik tedavi, sıcak-soğuk uygulamaları, gevşeme teknikleri ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemlerin başarıyla uygulandığını aktardı. Alternatif tedaviler arasında akupunktur, yoga, masaj ve meditasyon gibi uygulamalar da öneriliyor. Uyku hijyeni, stres yönetimi ve düzenli egzersiz programları da tedavinin ayrılmaz parçaları arasında yer alıyor.