Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yağış ve sıcaklık analizi raporlarına göre, 2021 yılı mayıs ayı son 50 yılın en sıcak mayıs ayı oldu. Yağışlar normaline göre yüzde 56, geçen yılın mayıs ayı yağışlarına göre yüzde 66 azaldı. Haritalarda, Türkiye'nin büyük bir bölümü 'olağanüstü kurak', 'çok şiddetli kurak', 'şiddetli kurak' olarak gösterildi. Özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış azlığı yüzde 80'lerin üzerine çıktı. Yağışlı gün sayıları Güney Ege, Antalya'nın batısı ve doğusu, Hatay'ın güneyi ve Gaziantep çevrelerinde 1 güne kadar düştü. Haziran ayında da Ege Bölgesi özellikle de İzmir, Aydın ve Muğla için benzer durumlar söz konusuydu. Yağışlar hem azdı, hem de bölgesel oldu. Gıda yetersizliği Geçen yıl Tire başta olmak üzere birçok organize sanayi bölgesindeki tesisler tankerlerle su getirterek ürün elde ettiler. Bu yıl bu durumun giderek artacağı görülüyor. Şimdilik tankerlerle de olsa su bulup getiriyorlar, yarın ya su kaynakları iyice azalıp su bulamazlarsa. Zaten susuzluk ve Kovid-19 nedeniyle azaltmak zorunda kaldıkları üretimlerini daha da azaltmak zorunda kalabilirler. Bu durumda ürün yetersizliği ile karşı karşıya kalınırken, arz azlığı ürün fiyatlarının artmasına neden olabilir. Düşük gelirler nedeniyle yeterince gıdaya ulaşamayan ya da sadece gıda satın alabilen yoksullar bu durumda açlık riskiyle karşı karşıya gelebilirler. Bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil. Kovid-19 Dünya'daki yoksul sayısını artırırken, gelecek yıllarda da Dünya'nın bırakın az gelişmiş ülkeleri, gelişmekte olan ekonomilerinde de açlık tehlikesi baş gösterecektir. Çok sıcak!!! Bu yıl sıcaklık hareketleri de bir garip. Geçen haftaki aşırı sıcaklar ürünleri çok etkiledi. Sadece Türkiye değil Dünya'nın birçok bölgesi de olağanüstü sıcaklıklarla boğuşuyor. Orman yangınları da başladı. Marmara’da müsilaj sorunu, Büyükçekmece Gölü'nün renginin değişmesi ve ölü balıkların kıyıya vurması olaylarıyla da yüzleşmek zorunda kaldık. Bütün bunlar Dünya'nın ve özellikle de Türkiye’nin büyük bir iklim krizi ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ürünler gelecek yıllarda iklim krizinden ve özellikle de kuraklıktan daha fazla etkilenecekler. Yeryüzünde var olan suyun sadece yüzde 2,5’u tatlı su olarak tanımlayabileceğimiz nitelikte. Bu suyun çok büyük bir kısmı buzullarda ve buz tabakalarında donmuş halde bulunuyor. Donmamış olan suyun büyük bir kısmı yeraltı suyu olarak akiferlerde depolanırken, yüzey ve atmosferik olarak değerlendirebileceğimiz su miktarı ise tüm tatlı su potansiyelinin yalnızca yüzde 0,4’üne karşılık geliyor. Kullandığımız su, akışa geçen yüzey suları ve pompalar yolu ile yeraltından çektiğimiz yeraltı sularından meydana geliyor. Dünyada tatlı suyun yüzde 18’i sanayi, yüzde 16’sı evsel tüketimde, yüzde 71’i tarımda kullanılırken, Türkiye’de tarım ve sanayide kullanılan su miktarı yüzde 84’e ulaşıyor. Geriye kalan yüzde 16’sı evlerde harcanıyor. Neler yapılmalı? İyi bir su yönetimi için Türkiye ve Dünya'da tarım ve sanayide kullanılan sular denizlerden arıtılabilir diye düşünüyorum. Ancak arıtıldıktan sonra da gerek sulamada gerekse sanayide bana göre tasarruf önlemleri uygulanmalı. Örneğin kapalı sulama barajları inşa edilmeli, kanallar ve borular yeraltına döşenmeli, vahşi-salma sulama artık unutulmalı. Dünya'daki tatlı suların tek kullanılacağı alan olan evsel kullanımda su tasarrufuna herkes riayet etmeli. Kapalı barajlar, su ve enerji tasarrufu yapan makinalar-sifonlar-rezervuarlar ile fotoselli çeşmelerin sayıları çoğaltılmalı. Hatta evlerde iki su kaynağı da kullanılabilir mi? İçme suyu için tatlı su kaynaklarından gelen borular, tuvaletler için arıtılmış deniz suyu boruları olabilir. Bizden söylemesi…