"Neden bu kadar sert yazıyorsun..?”

Son zamanlarda en sık duyduğum soru..
Sert mi..? Tanıyanlar az buçuk bilir; dilimin yanında makyaj süngeri gibi kalır kalem tutan ellerim..
Yazdıklarım söylediklerimin, söylediklerim ise düşündüklerimin yarısı değil belki de..
Çünkü inanmadığım hiçbir şeyi kabul ettiremezsiniz bana..

Zır cahil bile olsa karşımdaki, anlamayacağını bildiğim halde kafasına vura vura sabaha kadar anlatırım bildiğimi. Yeter ki bezdirdim, üste çıktım sanmasın..

O yüksek sesle mi konuşuyor, ben bağırıyorum; o bağırıyor mu ben çığlık atıyorum..
Hani derler ya, "Yaş ilerledikçe çok da üstünde durmuyorsun" diye; bilakis karşımdaki ne kadar saçma sapan konuşuyorsa ben onun iki katı saçma şeyler söylüyorum artık.. Aksini düşünsem de eskiden kimi zaman saygıdan doğrudur dediğim her şeye yüksek sesle itiraz ediyorum sonuna kadar, çünkü en iyi savunma saldırı günümüzde.. Çünkü benim o enerjim var sonuna dek..
Yapması gereken iş için ukala ukala sorular mı soruyor karşımdaki; ben ondan daha ukalaca cevaplar veriyorum.. Polemik olur diyollaa.. Mukadderat; yapacak bir şey yok.. Mevzu polemikse Hakan Ural'ın askerleriyiz" en nihayetinde..
Bayılırım ben mesela uyanık insana.. Benden uyanık olduğunu düşünmediği sürece..
Uyanık ya, bir defaya mahsus yaptığın bir iyiliği senin görevin zannediyor ve bir daha bir daha çalıyor kapını akıl almaz bir yüzsüzlükle.. Hayır mı dedin bu kez; senden kötüsü yok o saatten sonra..
Bir vakte kadar böyle değildi aslına bakarsanız.. Daha kısık bir ses tonu, daha naif kelimeler ve daha alttan alıcı zarif cümleler..
Peki ne değişti derseniz, onu bana sormayın; onu insanlara sorun.. Fonetik olarak kulağa yakın gelse de bambaşka anlamlara gelen 'zariflikle' 'zayıflığı' birbirine karıştıran saygısız insanlara..
Sıcakkanlılığı yılışıklıkla, zekiliği uyanıklıkla, komikliği sakillikle, modernliği gevşeklikle, açık sözlülüğü ise dangalaklıkla karıştıran yurdum insanına...
Efendiliği korkaklık sanma, kibarlığı illa bir nedene bağlama, kibar erkeğe eşcinsel, kibar kadına yollu yaftası yapıştırma..
Modern zamanların normalleşen arızaları bunlar..
Tahammül azaldıkça dil sertleşiyor maalesef.. Çünkü kibar insanı aptal zannediyor; çünkü zarif cümlelerin üstüne basıp, ezerek geçiyor bu coğrafyanın insanı.. Çünkü zarif davranınca zayıf zannediyorlar azizim..
Siz bakmayın benim insanlara olan öfkeme; beni değil, 'Siz yine de incelikli davranın' diyen Sertab Erener'i dinleyin..
Tanıyın tanımayın; yolda, çalıştığınız yerde gördüğünüz garsona, temizlikçiye, güvenlik görevlisine kolay gelsin deyin.. Trafikte, yaya geçidinde yol verin.. Merhaba deyin, günaydın deyin, lütfen deyin, rica edin, teşekkür edin..
Hatta ne diyordu Nazım; "Uyandığınızda öyle bir günaydın deyin ki, yazıklar olsun ömründe bir kez günaydın demeden ölene.."