İzmir’de son dönemde okullarda akran zorbalığı vakaları artış gösteriyor. Özellikle ortaokul ve lise çağındaki öğrenciler arasında görülen fiziksel ve psikolojik şiddet olayları, aileler ve eğitimciler arasında ciddi bir endişeye yol açıyor. Akran zorbalığı nedeniyle yaralanan ve hatta yaşamını yitiren öğrenci sayısında da artışlar gözlemleniyor. Geçtiğimiz günlerde Karşıyaka’da bir okulda, okula yeni gelen bir kız öğrenci, sınıfındaki akranı 10 kız öğrenci tarafından, kıskançlık iddiasıyla sokak ortasında darp edildi.
Darp edilen öğrencide travma ve boynunda hasar meydana gelirken, mağdurun annesi ise bu şiddeti uygulayan çocukların geleceğin suçluları olabileceğine dikkat çekerek yetkililerin gereğini yapmasını istedi. Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Konya’da da sınıf arkadaşı İ.Ç. (10) tarafından boğazının sıkılması sonucu fenalaşıp kaldırıldığı hastanede yoğun bakımda geçirdiği 45 günlük yaşam mücadelesi sonucundan hayatını kaybeden Yusuf Taşkın’da daha 10 yaşındaydı. Arkadaşları ile birlikte antika pazarında gezerken yine akranları tarafından bıçaklanarak öldürülen Ahmet Minguzzi de akran zorbalığı nedeniyle hayatını kaybeden çocuklardan sadece biriydi. Aileler, yaşanan bu şiddet artışlarına bir çözüm bulunmasını ve çocukların sadece okul dışından gelebilecek tehlikelere değil, aynı zamanda yaşıtları tarafından uğrayabilecekleri fiziksel ve psikolojik şiddete karşı da korunması gerektiğini söyledi.
“Duyulmayan çocuklar”
Akran zorbalığının arkasında genellikle “görülmeyen, duyulmayan” bir çocuk olduğunu vurgulayan Uzman Psikolog Burcu Amcaoğlu, evde ya da çevresinde şiddet görmüş, duygularını sağlıklı ifade etmeyi öğrenememiş, öfkesini kontrol edemeyen çocukların akranlarına zorbalık yapma eğiliminin yüksek olduğunu söyledi. Böyle çocukların özellikle güçlü hissetmek için karşısındakini ezmeye çalıştığını vurgulayan Amcaoğlu, “Burada zorbalığın sadece fiziksel boyutta değil psikolojik zorbalık boyutunda da sıkça olabildiğini ancak göz ardı edilip, önemsenmediğini göz önünde bulunduralım… Maalesef zorbalık davranışı çoğunlukla sadece fiziksel zorbalık boyutuna geldiğinde ciddiye alınıyor” dedi.
‘Net mesaj verilmeli’
Bir çocuğun şiddete başvurmasının “duygularına alan açılmamış, sınırları sağlıklı çizilmemiş” bir geçmişi işaret ettiğini ve sevgi, kabul, güven ortamı eksik olduğunda çocukların kendini ifade etmeyi öğrenemediğini kaydeden Amcaoğlu, özellikle okullarda çocuklara zorbalık ve şiddet konusunda net mesajlar verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Amcaoğlu, “Öncelikle ‘Zorbalık asla kabul edilemez’ mesajı net verilmeli. Çocuklara empati ve duygularını tanıma becerileri kazandırılmalı. Öğretmenler bu konuda eğitilmeli. Önlemek için, seminerler, eğitimler, bilinçlenmek, konuşmak, fark etmek çok önemli unsurlardan. Ve en önemlisi; çocuk kendini güvende hissedebileceği, anlatabileceği bir rehberlik sistemi bulmalı. Okullardaki rehberlik sistemi maalesef sadece şikayet edenin ve şiddet edilenin başvurulduğu bir mercii olarak algılanıp zorbalık ortaya çıkınca aktif olabiliyor. Zorbalık konusunda önleyici müdahalelerinde geliştirilmesi oldukça önemli” ifadelerini kullandı.
“Sinyallere dikkat edilmeli”
Zorbalığa uğrayan çocukların içine kapandıklarını belirten Amcaoğlu, aileleri çocuklarının verdiği sinyalleri doğru analiz etmeleri yönünde uyardı. Yaşanan zorbalığın ilerleyen yaşlarda kaygı, özgüven kaybı, hatta depresyon ya da güvensizlik gibi sorunlara dönüşebildiğini belirten Amcaoğlu, “Çocuk birden okula gitmek istemiyorsa, içine kapanıyorsa, notları düşüyorsa, eşyaları kayboluyorsa ya da vücudunda açıklayamadığı morluklar varsa bu bir işarettir. Çocuğu suçlamadan dinlemek, yanında olduğunu hissettirmek ve okul ile iş birliği yapmak çok önemli” diye konuştu.
“Sosyal medya zorbalığı artırıyor”
Sosyal medya kullanımındaki artışın, çocukların akran zorbalığına maruz kalmasını da, akranlarına şiddet uygulamasını da tetiklediğini kaydeden Amcaoğlu, “Zorbalıkta sosyal medyanın etkisi var mı? Kesinlikle var. Çocuklar orada sonuçlarını görmeden kırıcı olabiliyor. Ekranın arkasında söyledikleri şeyin gerçek bir insana dokunduğunu unutuyor. Bu da zorbalığı kolaylaştırıyor. Çocuklar tarafından sosyal medya, sınırların ortadan kalktığı rahat bir ortam olarak algılanabiliyor. Böylece çocuk aklına geleni yazıp, çizince kendisini özgür hissediyor. Belki de ailesinden alamadığı sosyal onay ve desteği sosyal medyada buluyor. Ancak denetimsiz, sınırların olmadığı bir sosyal medya kullanımı çocuklar için siber zorbalığı ve birçok tehlikeyi beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.