8. Dönem Toplu Sözleşme’de genel zamda uzlaşı sağlanmadı, süreç genel zamda Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’ne taşınacak.

Hükümet son olarak 2026 yılı için ilk altı ay yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7 oranında artış teklif etmişti. 2027 yılı için ilk altı ay yüzde 4, ikinci altı ay yüzde 4 oranında artış teklif edildi. Ayrıca 15 Ağustos 2025’te verilen bin lira taban aylığı artış teklifi de ayrıca yinelendi. Ancak Memur-Sen, teklife itiraz ederek Hakem Kurulu'na götürme kararı aldı.

Memur-Sen'den bu sabah yapılan açıklama şöyle;

Kamu görevlilerinin ve emeklilerin refah seviyesini artırmak, geçmişteki kayıplarını telafi etmek, ücret adaletini ve maaş dengesini sağlayarak çalışma barışını tesis etmek, zorunlu giderlerin etiketlere günlük yansıdığı enflasyonist ortamda memuru dardan, emekliyi darboğazdan kurtarmak için yürüttüğümüz 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri 27. günün sonunda maalesef uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştır.

Memur-Sen olarak, sürecin en başından itibaren uzlaşmak adına yürüttüğümüz görüşmelerde ısrarla Toplu Sözleşme masasının adaleti, hakkaniyeti sağlayacağına olan inancımız, sorunları giderecek ve çözüm üretecek tek yer olduğuna yönelik ısrarlı irademiz ortaya koyduk. Pazarlık sürecini sadece maaş ve ücret iyileştirmesi değil memurun itibarını koruma, insanca yaşama kavuşma mücadelesi olarak gördük.

Ancak, sendikamızın önerdiği unsurlar, sürecin daraltıldığı ve konuların çoğunluğunu devletin teklif ettiği maaş artış oranları ile sınırlayan yaklaşım, hakem heyetine çağrılarımıza Kamu İşveren Heyeti’nin sessiz kalması, başlangıçtan itibaren tekliflerimizi görmezden gelmesi ve gerekçelerden uzak ifadelerle reddetmesi sonucunda masadaki teklifler olan “%15+10 ve 6+4+4” şeklinde yüzdelik zamlardan ibaret kaldı. Basından fonlandıklarını duyuran Kamu İşveren Heyeti, Türkiye gerçeklerinden bihaber, yalnızca memurun maaşını baskılamayı esas alan bir anlayışla hareket etti.

Toplumun her kesiminin dikkatle takip ettiği sürece rağmen, kamu görevlilerini tatmin etmeyen, gelir adaletini sağlamayan, kamu görevlilerinin beklentilerini karşılamaktan uzak olan tekliflere karşı çıktık. Başından beri söylediğimiz gibi “masadan çıkacak teklife göre yol haritamızı belirleyeceğiz” dedik. Gelinen noktada, beklentileri karşılamayan bu teklifleri kabul etmedik.

18 Ağustos Pazartesi günü Memur-Sen’in öncülüğünde, alan terine sahip çıkan, gelirde adalet ücrette denge isteyen yüzbinlerce kamu görevlisinin Türkiye genelinde iş bırakacak birçok kamu hizmetini durdurmasını, on binlerce kamu görevlisinin “Emekçiyiz, Emekçiyiz, Emekçiyiz, Emeğimizleyiz!” mitingimize katılarak hep bir ağızdan “Hak, Emek, Adalet” diye haykırmasını, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüşümüz sonrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasını, 11+7 şeklindeki son teklif olarak açıklamaları, bizim ısrarcı ve kararlı duruşumuzun sonucudur.

Memur-Sen olarak bu teklifin revize edilmediği durumda 22 Ağustos Salı günü saat 11.00’de tüm kamu görevlilerinin iş bırakma eylemini, çadır nöbetlerini, miting ve yürüyüşlerimizi başlatacağımızı ilan ediyoruz.

Memur-Sen’in yürüttüğü samimi, şeffaf ve kararlı mücadeleyle, emeğin hakkının savunulması konusunda ortaya koyduğu dirayetli sendikal irade, örgütlü gücün emeğini hiçe sayan anlayışa karşı “Hak verilmez, alınır!” gerçeğini bir kez daha haykırmıştır.

Dönem Toplu Sözleşme sürecinin uzlaşmazlıkla sonuçlanmış olması, toplu sözleşmenin imkânları ve yollarının kapandığı anlamına gelmemektedir. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu çerçevesinde Kamu İşveren Heyeti ile bu kayıtsızlığın sürdürülmesi halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurma süreci işletilecektir. Kamu işvereninin uzlaşmazlık ve adaletsizliği karşısında emek mücadelesini sürdürmekten başka yol olmadığını bir kez daha haykırıyor, emeğin hakkını koruma kararlılığımızı yineliyoruz."

Kaynak: Haber Merkezi