Yapay zeka teknolojilerindeki hızlı gelişim, dijital etkileşimi kökten dönüştürerek kullanıcıların geçmişte yaşamış önemli kişilerle “karşılıklı sohbet” edebilmesini mümkün kıldı. Adli Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, yapay zeka destekli sohbet uygulamalarının yalnızca bilgi aktaran sistemler olmaktan çıkarak, edebiyatçılar, sanatçılar ve tarihsel figürlerle interaktif iletişim kurulabilen yapay diyalog platformlarına dönüştüğünü söyledi. Edebiyatçılar, düşünürler, sanatçılar… Hepsi yapay zekayla yeniden hayat buluyor Prof. Dr. Kırık, bu yeni uygulamalarda ünlü yazarların tüm eserlerinin, yaşadıkları döneme ilişkin tarihsel ve toplumsal verilerin sisteme yüklenerek analiz edildiğini belirtiyor. Böylece kullanıcılar, örneğin bir romancıya, bir besteciye ya da bir düşünürün düşünce dünyasına dair sorular sorup, sanki kişi hayattaymış gibi yanıtlar alabiliyor. “Bir edebiyatçının tüm romanlarını, dönemin sosyal koşullarını sisteme yüklüyorsunuz. Ardından yapay zeka ile görselliği de desteklenen bir ortamda karşılıklı diyalog kurabiliyorsunuz.” — Prof. Dr. Ali Murat Kırık Tarihsel isimler için de aynı yöntem geçerli. Prof. Dr. Kırık, Atatürk’ün katıldığı cepheler, dönemin askeri-politik koşulları veya özel yaşamına dair bilgiler sisteme işlendiğinde, kullanıcıların gerçek zamanlı bir “tarihsel sohbet” deneyimi yaşayabildiğini aktardı.
Eğitim ve sanat alanında yoğun kullanım
Sohbet teknolojilerinin yalnızca merak gidermeye değil, eğitim ve sanat alanında da yeni kapılar açtığını belirten Kırık, ABD ve İngiltere’de kullanım örneklerinin hızla arttığını söyledi. Türkiye’de ise Necip Fazıl Kısakürek Müzesi’nde, ziyaretçilere ünlü şairle dijital diyalog kurma imkânı sunan yapay zeka destekli sistemin dikkat çekici bir örnek olduğunu ifade etti. Bu tür uygulamalarla, özellikle gençlerin tarih, edebiyat ve kültür alanlarında çok daha etkileşimli bir öğrenme deneyimine eriştiği belirtiliyor.
Yanlış bilgi riski: Yapay zekanın karanlık yüzü
Her ne kadar yeni imkanlar sunsa da, yapay zeka tabanlı sohbet uygulamalarının güvenilirlik konusunda ciddi riskler barındırdığına dikkat çeken Kırık, sistemlerin yalnızca kendilerine sağlanan veri setleri üzerinden analiz yaptığını hatırlattı. “Veri tabanında yanlış bilgi varsa, yapay zeka da yanlış yanıt üretir. Bu durum özellikle sağlık ve hukuk gibi kritik alanlarda büyük risk teşkil ediyor.” Prof. Dr. Kırık, yapay zekaya yöneltilen soruların bir uzmanlık alanı gerektiren konularda da kullanılıyor olmasının, hatalı yönlendirme ihtimalini artırdığını vurguladı. Yapay zeka sistemlerinin yaygınlaşmasına rağmen, hem Türkiye’de hem dünyada yasal düzenlemelerin teknoloji kadar hızlı gelişmediğini belirten Kırık, büyük teknoloji şirketlerinin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yapay zekanın “kontrolsüz şekilde ilerlediğini” söyleyen Kırık, güvenlik, veri gizliliği ve sorumluluk kavramlarının net bir çerçeveye oturtulması gerektiğinin altını çizdi.
“Bilinçli kullanım şart”
Prof. Dr. Ali Murat Kırık, yapay zekanın doğru şekilde kullanıldığında eğitimden kültürel mirasın korunmasına kadar geniş bir alanda fayda üretebileceğini belirterek topluma bilinçli kullanım çağrısı yaptı: “Geçmişi anlamak, bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve sanatta yeni ufuklar açmak açısından yapay zeka çok önemli bir araç. Ancak yanlış yönlendirme riskine karşı dikkatli ve kontrollü bir kullanım büyük önem taşıyor.” Yapay zeka sayesinde “geçmişle sohbet” artık bilimsel ve teknolojik bir gerçeklik. Ancak uzmanlar, bu yeni dünyanın hem büyük fırsatlar hem de ciddi sorumluluklar içerdiğini hatırlatıyor.





