Değişim, bir eylemin sonucu olarak ortaya çıkan “değişme” olgusudur. Değişim olgusu hareket ile sıkı bir ilişki içindedir. Değişim entropi yasası sonucu maddi nesnelere etki eden yıkıma neden olan şekilde olabilir veya gelişim şeklinde pozitif yönde olabilir.
Örneğin bir bina belirli bir zaman geçince değişime uğrar ve bir gün çöker. Gelişim ise sadece değişim içerir ve planlıdır. Bu bağlamdaki değişim evrendeki çok boyutlu ve kapsamlı olan değişimdir. Kendini geliştirmek, pozitif yönlerini ortaya çıkarmak, olgunlaşmak için çaba göstermek tekâmülsel değişimdir.
Herkes dünyanın değişmesini istiyor. Dünya deyince akla dünyada yaşayan insanlar, toplumlar yani, toplumların oluşturduğu düzen akla geliyor. Oysa ki toplum bireylerden oluşur, bireyler değişince toplum ve oluşmuş düzen de değişir. Bu yüzden değişimin anahtarı, gerçek değişim için bireylerin değişmesidir.
Savaşlar bitsin istiyoruz. Savaşa gidecek tek bir kişi bile olmazsa savaşlar da olmaz. Birey o bilinç düzeyine gelirse, bürokratlar savaşa gönderecek kimseyi bulamazlar. İşte bu örnekteki gibi, önce bireyler değişmelidir. Bu, toplumun değişmesine neden olacak, çünkü birey toplumun bir parçasıdır.
Değişim sürekli gerçekleşen kaçınılmaz bir olgudur. Değişim varoluşun değişmeyen kuralıdır. Hayat değişim üzerine kurulmuştur bu yüzden çok önemlidir.
Değişim, zamanında yapılmazsa etkisi fazla olmaz. Hâlbuki zamanında yapılan değişim büyük felaketleri bile önleyebilir. Bu yüzden değişim aslında bir önlem alma yöntemidir de denilebilir.
Doğduğu andan itibaren insan varlığı değişmeye devam eder. Bir zamanlar minik bir bebek iken şimdi yetişkin bir insan olduğumuzu düşünürsek, değişim dinamiğinin içinde olduğumuzu anlayabiliriz. Bu hayatın içindeki değişim dinamiği devam edecek ve maddi bedenin ölümüyle son bulacak.
Buradan anlaşıldığı gibi değişim hayatın gereksinimidir. Biz insanlar bilerek veya bilmeden, yani bilinçli veya bilinçsizce değişmeye devam ediyoruz. Bazılarımız değişmeyi istiyor, çoğunluk ise istemiyor.
İçinde bulunduğumuz değişim dinamiği iki türlü olabilir: Bilinçli ve bilinçsiz.
İşte Dünya Değişim Akademisi burada, bilinçli değişim için bulunuyor. Bilinçsizce değişim içinde olan insan varlığı artık değişim teknikleri uygulayarak bilinçli değişime geçit yapabiliyor.
İnsanlık tarihine bakarsak bireyin toplum uğruna feda edilmesi her zaman çöküşe neden olmuştur ve bu durum değişmezse böyle devam edecek. O yüzden bu gezegendeki toplumlar çöküşe uğramıştır. Tüm imparatorluklar çöktü, çünkü birey ezildi.
Bu yüzden ezilen, yok edilen, feda edilen birey, bireysel bir değişim içinde olmalıdır. Bireyler bilinçli değişim ile bireyselliğini tekrar kazanmalıdır. Bu değişim toplumda gerçekleşecek en önemli değişimdir.
İnsan varlığı sadece bir beden, bir robot değildir. İnsan kendisini beden ile özdeşleştirince, kendisinin beden olduğunu düşününce robotlaşmaya başlar. Çünkü maddi beden bir biyorobottan ibarettir. Robotlaşan insan bireyselliğini kaybeder. Bireyselliğini kaybedince toplum onu ezmeye başlar.
Dünya Değişim Akademisi’nde uygulanan değişim teknikleriyle birey bilinçli bir değişim gerçekleştirerek bireyselliğini yeniden kazanabilir. Artık kendini beden olarak görmeyi bırakarak, kendini gerçekleştirebilir ve özgürleşebilir.
Değişimin temelinde farkındalık vardır. Değişim teknikleriyle farkındalık yükselir ve kişi beden olmadığını kavramaya başlar. Eğer farkındalık yükselmezse hiçbir şekilde değişim olanağı olamaz.
Toplum bireylerden oluştuğu için birey değişince toplum da değişecektir. O yüzden gerçek değişimin temelindeki prensip şudur: “Kendini değiştir, dünyan değişsin; dünyanı değiştir, dünya değişsin”
Dünya Değişim Akademisi’nin organize ettiği ve her yıl 7 Temmuz’da kutlanan Dünya Değişim Günü işte bu gerçeğe dayanmaktadır. Savaşlar bitsin, insanlar mutlu ve huzurlu olsun istiyoruz. O zaman değişmesi gereken bireyler yani biz insanlarız.
Bu gerçeğin anlaşılması ve farkına varılması için 7 Temmuz’da her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye ve dünyanın her köşesinde kutlamalar yapılmaktadır. Bu yıl “Barış İçin Değişim” temalı kutlamalara herkes davetlidir, herkes değişim coşkusunun içinde yer alarak pozitif değişime kendi gücünü katmalıdır. Barış için, eğer bugün değilse, ne zaman? Eğer sen değilsen, kim? Yarın çok geç olacak!