İnsan karakterinin tutumu dış dünyaya yansır. Bu tutum eğer pozitifse her şey insana pozitif görünür, ama negatif bir tutum içindeyse birey, her şey negatif, herkes düşman olarak görünür.

Genelde zihin sürekli geçmişi düşünür ve geçmişteki tatsız olayları hatırlayarak rahatsız olur. Örneğin birisi ona hakaret etmiş olabilir ve kişi bunu hatırladığında nefretle dolar. O kişiyi bulup intikam almak ister. İnsan içinde nefret duygusu hissettiği zaman bir başkasına ya da kendisine zarar verebilir. İnsanlar bu duygu ile başa çıkamıyor, ne yapacağını bilemiyor. Oysa ki nefret enerjisi sevgi enerjisinden kaynaklanır. Bu yüzden yapılması gereken şey nefreti tekrar sevgiye dönüştürmektir.

Bireyin karakter tutumunun pozitifleşmesi için kınama olmamalı, farkındalık yükselmelidir. Şöyle ki, bir insan nefretinin farkında olduğunda doğru anlayış bünyesine nüfuz eder ve nefret konusunda aydınlanır.

Birey yalnızca yargılamadan, “iyi” ya da “kötü” demeden iç dünyasını gözlemlemelidir. Nefret bünyesine yayıldığı zaman ancak insan onu gözlemleyebilir. Çünkü insanın fiziksel durumu değişir; kalp atışları hızlanır, sıcaklık artar, sinir sistemi gerilir. O anda kişi gözlerini kapatıp nefret duygusuna odaklanmalı, onunla savaşmamalı, karşı koymaya çalışmamalıdır. Sadece nefret enerjisinin hareketini gözlemlemelidir. Sonra derin bir nefes alıp, nefes verirken nefret enerjisini dışarı atmalıdır. Nefes alırken sevgiyi içine çekmeli, nefes verirken nefreti dışarıya bırakmalıdır. O zaman içsel bir dönüşüm gerçekleşir ve nefret sevgiye dönüşmeye başlar. Yani farkındalığın yükselmesi ile bu dönüşüm kendiliğinden gerçekleşebilir ve başka çabalara gerek kalmaz.

Karakter tutumu pozitif yönde değiştiğinde birey acılara neden olan dünyasal karakterden haz kaynağı olan varoluşsal karaktere doğru bir dönüşüm yaşar. Artık karakterinin efendisi olur ve karakter onu yönlendirmez, o karakterini yönlendirebilir.

Bunun için değişim uzmanları Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Farkındalık Sanatı” değişim programını öneriyor.