Krizantem Kadınları -1 Nilay İşlek
Gamze Geçer Şahbaz
Yepyeni bir köşe yazısı serisinin ilki ile karşınızdayım. Köşeme ‘Krizantem (kasımpatı) Kadınları’ ismini verdim. Çünkü bu çiçek baharın açan çiçeklerin aksine umutların kaybolduğu, havanın soğumaya başladığı sonbahar mevsiminde bile iç açan renkleri ile kendisini doğaya sunuyor. Bolluk, bereket anlamı taşıyor. -30 derecede bile çiçeklerini açıyor. Bazı Avrupa ülkelerinde ve Japonya’da ölümü sembolize eden Krizantem, ABD’de ve ülkemizde neşeyi, mutluluğu temsil ediyor. Bizim kadınlarımız da her daim umutsuzluğa kapılmadan ve vazgeçmeden ilerlemeye devam ediyorlar. Bu yüzden ‘Krizantem Kadınları’ ile sizlere de örnek olacak hikâyelerle keyifli okumalar diliyorum.
Tesadüfen tanıştığım ve azmine hayran kaldığım bir kadın ile karşınızdayım. Fotoğraf Sanatçısı Nilay İşlek. Kendisini her daim hayal kuran, her gününü sanat ile haşır neşir olarak geçirmeye çalışan, 40 yaşında bile hayatı sıfırlamaya çekinmemiş bir ruh olarak tanımlıyor. Mesleki özgeçmişini sayfalara bırakırsak son iki yıldır Londra’da yaşıyor, sanat hayatını burada sürdürüyor. Duygu, düşünce, hayal gücü ve yaratıcılığına dokunan her yerde yaşayabileceğinin üstüne basarak, unuttuğumuz değerimiz ‘Özgür olmayı’ hatırlatıyor.
“Önce bir şey bizi çeker…”
Fotoğraf çekmek gerçekten şahane bir duygu. Kendinize ait bir eser ortaya çıkarmak. Sizin gözünüzden dünyanızı yansıtmak. İşlek’e özellikle kendisindeki bu duygunun tarifini sorduğumda aldığım cevap mesleğe tutkuyla bağlı olduğunu açıkça gösterir nitelikte oldu:
“Fotoğraf çekmek benim için hayatımda ayrıca yapılan bir iş değil, günlük yaşantımın doğal bir parçası aslında, okuduğum bölüm olmasının yanı sıra, hayatta anlam arama serüvenim diyebiliriz. Ben hayata karşı farkındalığı yüksek yaşamaya çalışan birisiyim, bana fotoğraf çekmenin anlamı sorulduğunda cevabım ‘Önce bir şey bizi çeker, sonra biz onu çekeriz’ oluyor. Yaşadığımız dünyaya, nesnelere farklı bir gözle bakabilmek için sorgulamalarımızın olması gerekiyor. Ve bir fotoğraf bazen bir soru bazen bir cevap olabiliyor benim için. Yaşadığımız dünyada o kadar çok kavram var ki, her seferinde değişik bir farkındalıkla yaklaşmayı tercih ediyorum. Buda her deklanşöre basışımda gerçekleşiyor.”
‘Tek kadın jüri üyesi bendim’
Fotoğrafçılık ne yazık ki erkek egemen sektörlerin başında geliyor. Ama bu durumun imkânsızlık olmadığını hatırlatıyor bize İşlek ve şöyle diyor:
“Fotoğrafçılık yani fotoğraftan ticari anlamda para kazanma işi evet erkek egemen bir sektör. Kendi alanımı değerlendirirsem eğer, akademi ve sanat bağlamında durum daha dengeli. Yine de toplumsal rollerin dağılımında kadın hep dezavantajlı konumda oldu. Ben de bundan hiçbir zaman muaf olmadım. Mesela, jürisi olduğum tüm fotoğraf yarışmalarında tek kadın jüri üyesi bendim. Eğitim alanında da aslında önceden var olmayan bir sektörü sıfırdan yaratarak bu dezavantajdan kurtuldum. Yurtdışına beni taşıyan kısım ise sektör değil sanatım oldu. Londra'ya İngiltere Sanat Kurulu'nun verdiği sanatçı unvanı ile alınabilen ve her yıl çok kısıtlı bir başvuru sayına olumlu yanıt gelen "Özel Yetenek Vizesi" ile yerleştim. Böylece Londra serüvenim başladı. Ve burada yine sanat ve iş alanındaki çalışmalarıma odaklanarak yola devam ediyorum.”
Mutsuz bir Gıda Mühendisi olacaktı
Aileler her zaman sanattan para kazanılamayacağını düşünür. Nitekim hep ‘ Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna cevap doktor veya avukat dedirttirilir.
Eğer Nilay İşlek’in ailesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne gitme tercihini endişelerine rağmen desteklemeseydi şu anda mutsuz bir Gıda Mühendisi olacaktı. Sadece maddi kaygılar ile daha garanti mesleklere yönlendirilen gençlere gerçekten iyilik mi yapıyoruz? Hele bugünlerde Z kuşağından çokça bahsederken, baskının onlarda pek işe yaramadığını biliyoruz sanırım. Ülkemizde sanat ile ilgilenerek bir hayat kurmanın zor olduğu belli, yine de imkânsız değil diyen İşlek sözlerini‘Sonuçta beni hayatımda bu noktaya -ki gayet memnunum- sanatım getirdi’ diyerek sonlandırdı.
Kendisini azminden dolayı kutluyorum. Başarılarınızın daimi ve devamlı olması temennisiyle, tanıştığımız tarih olan Ocak 2018’e sevgiyle…
Yorumlar