Miyamoto Musashi ve niyetin saflığı
Efe Çapman
'
Kimileri esen rüzgarla şekillenir, kimileri yönünü ona göre belirler, kimi ondan kaçarken kimi ondan kar eder. Musashi için ise rüzgar, boşluktan önce gelen kısımdır: Gerçek ve doğru «Yol’u» yürümek için başka okulları ve öğretileri anlamak, hata ve faydalarını kavramak gerektiğinden bahseder. Ustalığın kazanmak için yeterli olmaması gibi kalıba sokulmuş bir ruhun katılığının da ona zarar verebileceğini söyler. Kontrol, temkin ve planlamayı çift yönlü olarak ele alıp iki zıt örneğin de bizi asıl hedeften nasıl uzaklaştırdığını gösterir: Sertlik derecesi düşürülen bir vuruşun bunun düşünülmediği yalın bir vuruştan daha değersiz ve işlevsiz olması gibi. "Rüzgar Kitabı" için yapabileceğimiz bir diğer yorum ise Yolun özünün dönüp dolaşıp kendi özlüğünü dallandırmaması gerektiği ve yalınlığın mutlak kalmasının işlevini dengede tutacağıdır.
Tutum Kavramı'ndan önce, Toprak Kitabı'nda bahseder ve sonrasında Rüzgar Kitabı'nda önceki anlatıyı kuvvetlendirir; bir silahın tutuluşunun durumdan duruma değişen halini betimler, ancak gerekli olanın terim ve teknikler değil, bunlardan uzaklaşan ve yine de asil yalınlığını koruyan, odağı şaşmayan niyet olduğunu söyler. Bilinç altındaki birikmiş etkiler ve bugüne kadarki yaşam tecrübeleri sıfırlanan bir birey, insani bir hareketi ne bir mental engel, ne de bir fiziki bariyer olmadan doğal ve en saf haliyle uygulayabilir.
Günümüzden basit bir örneği ele alalım: Yumruk atmayı sporcular veya ilgili insanlar bu işte ilerlemek ya da ustalaşmak istediklerinde büyük çoğunlukla en baştan öğrenmek zorunda kalırlar; Ayak, kalça, bel ve tüm vücudun rotasyonundan ve zemine uygulanan kuvvetten gelen güç iletimini «Teknik» bazında sanki vücudumuza yabancı gibi tekrar öğrenmemiz gerekir. Ancak yaşamın bedensel etkilerinden arınmış ve hafızası temiz olan bir birey doğası gereği yumruk atma eylemini eğer koşullar gerektirirse en verimli ve en iyi formuyla yapabilmelidir, çünkü niyet mutlaktır ve başka bir etken yoktur: Bunu hayvani bir içgüdüye benzetebiliriz. Musashi’nin öğretisindeki benzer kavrama bu gözle bakıldığı takdirde kişi zihnini dış etkilerden uzak tutup aynı mantığı «Niyetlendiği» tüm durumlara uygularsa en verimli ve sonuç odaklı eylemleri yapacağını veya en saf anlamlara ulaşacağını anlayabiliriz. Yazılarında «Tutum» kavramını pasif bulan ve kendi öğretisinde bu kavramı detaylandırırken «Tutum-tutumsuzluk» diye bahseden Musashi, anlatılarındaki diğer ilkeler gibi burada da zıtlık ve ikilikten doğan bir yalınlığa işaret eder: Dış kabuklarından arındırıldığı zaman bir çok ruhani öğreti bu noktada birleşir. Doğal ve saf olanın her zaman en iyi ve en verimli şekilde gereken duruma uyum sağlayacağı fikrine buradan varabiliriz. Bahsettiğimiz ikilikten gelen birlik durumunun zıttı ile varoluşunun saflıkta bitişi ya da bitmeyişi 'Hermetik Düşünce'nin ana ilkeleri ve Tasavvuf’a benzer. Musashi’nin «Yolda yürüyen onu her baktığı yerde görür» gibi çevirebileceğimiz cümlesi bu felsefenin yaşamda içselleştirilmesidir.
Demek ki rüzgarın esmesi için bekleyenler ve beklemeyenler kaybederken, rüzgar olabilen kazanır.
Musashi’nin deyimiyle «… Boşluğu Yol olarak kavrarken, Yol’un da boşluk olduğunu görürsün.».
Yorumlar