Cezaevlerinde bulunan mahkumlarla çeşitli zamanlarda yapılan görüşmelerdeki sorulara verdikleri cevaplar, kullandıkları kelimeler değişik olsa da şablonlanmış cevaplardır; Kaderin onlara oynadığı kötü oyun sonrası kader mahkumu oldukları, özgürlüklerinin kısıtlanmasından ötürü, cezaevinde zamanlarını volta atarak geçirdiklerini anlatırlar. Dünya açık cezaevinde yaşamaya mahkûm edilmiş insanların mahkumiyetlerini nasıl geçirdiklerine bakalım. Mahkumiyetlerine dünya cezaevinde yaşantılarına ağlayarak başlarlar, sonra karanlık ömür hücresinde volta atmaya başladıklarında, duvarlara çarpmanın, ruh ve bedenlerine verdiği acının eşliğinde, çaresizlik içinde ağlayıp günlerini geçirmeye çalışırken, kendilerinin gardiyan olduğunu söyleyenlerin sus payı olarak verdiği bir parça güneş ışığının aydınlığına kanarak yapılan hataların vesilesiyle daha da karanlık ömür hücresinde kalmaya devam eder ve nefis prangasının ağırlaşmasına yol açmış olurlar. Nefis denen olgunun, bizlerin hayatının sıkıntılar içinde geçmesine sebep olan ihtiras prangası olduğunu anlayıp, esiri olmak yerine terbiye ederek, karanlık ömür hücresindeki sayılı günleri sağa sola çarpmadan, volta atmayı öğrendiğimizde, aydınlanmış olarak hücre hapsinden çıkmış oluruz. Ülkemizde son dönemde doğal afetlerin (Sel ve Yangın, son dönemde mültecilerin) yol açtığı bir takım olumsuzlukları, ülkemizde yaşayan bazı okumuş cahillerin (sanatçı, siyasetçi olduklarını iddia eden) kendi şahsi ikballeri için büyük bir ihtirasla düşmanca duygular ve ülke dışındaki vatan hainleri ile birlikte, bilgi kirliliği ve yalan haberler eşliğinde toplum içinde huzursuzluk yaratarak nefislerini tatmin yoluna gittiklerini ve az sayıda da olsa bunlara inanan insanların olduğunu üzüntüyle izliyoruz. Nefislerine esir olan yerli işbirlikçilerin örnek aldıkları fikir babalarından birinin, sizin de yakinen tanıdığınızı düşündüğüm; Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels’e isnat edilen ‘’Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaktır’’ sözünün ülkemiz insanı üzerinde, yerli işbirlikçileri sayesinde devamlı uygulandığına şahit olmaktayız!!! Nefis olgusunun insanın kendisini olduğundan başka görmesine atalarından kalan insani duygular mirasını hiçe sayarak, kendisi gibi olmayanın (temel yasam maddeleri) yaşamı için gerekli olanların eşit ücret ve şartlarda sahip olmaması için kabul edilemeyecek kararlar almalarına (siyaset yaptıklarını zannederek) vesile olduğuna, belli bir kesim tarafından destek gördüklerine hayretler içerisinde şahit oluyoruz! Ülke olarak belli yerlere gelebilmek için gerekli olan en büyük özelliğin toplumsal nefis terbiyesini başarmak olduğu bilincini yaygınlaştırdığımız gün, Dünya minderinde sırtımızı yere getirecek hiç bir rakibimizin olmadığını görmenin gururunu tevazu ile yasayacağımızdan şüphemiz olmasın. Ülke insanı olarak bizlerin nefsimizi öldürdüğümüz gün, milletçe yeniden doğuşun tazeliği, özgürlüğümüze kavuşmanın eşliğinde, ülkemizde  özgürlüğün, güzelliğin ve gururun yaşanmasının uzak olmadığını göreceğiz.