Özgüven duygusu çocukluk döneminde gelişmeye başlar ve ileriki yaşlarda şekillenen sosyal ilişkilere yansır. Genelde bebekler ilk iki yılda onların bakımı ile ilgilenenlere güven duyarlar ve oluşan güven sayesinde korunmuş olma hissi yaşarlar. Bu yüzden ebeveyn veya bakıcı hep yanında olsun ister ve o uzaklaşırsa kendini güvende hissetmez, ağlamaya başlar.
Eğer bu aşamada bebekte güven gelişmezse o ebeveynlere güvenmez, kendini tehlikeye açık hisseder. Bu durumda güven duygusu zayıf olur ve bu durum yetişkinlik döneminde ikili ilişkilere yansır. Aynı şekilde eğer birey bebeklik döneminde güçlü bir güven duygusu geliştirmiş ise ikili ilişkilerinde kendisini korunaklı ve güvende hissedecektir.
İşte bu yüzden bebeklikte ona bakan anne veya bakıcı ile geliştirilen güven dolu duygusal bağ çok önemlidir. Çocuklar ona bakan kişilerle güvenli bir bağ geliştirdiklerinde onlarla birlikte zaman geçirmekten zevk alırlar, yanlarında olmadığında üzülürler. Küçük çocuk annesinin veya bakıcısının her zaman yanında olmasını ister, aksi halde terk edilme korkusu yaşar. Bu terk edilme korkusu çocuğun özgüvenini zedeleyen bir durumdur. Özgüveni zedelenen çocuk kendine güvenmemeye başlar ve ebeveyne de güvenmez.
Aynı zamanda çocuk ebeveyne duyduğu güveni hep tazeleme ihtiyacındadır. O, oyun oynarken ara sıra ebeveyni yakınında mı diye kontrol eder ve yanındaysa güvende hisseder, oynamaya devam eder.
Eğer ebeveyn güven vermezse çocuk güvenden yoksun bir bağ oluşturur ve ebeveyn yanındayken bile endişelenir. Çünkü ebeveynin onu terk edeceğinden korkar. Bu tür çocuk, ebeveynin yanından ayrılmaz, adeta ona yapışır çevresi ile ilgilenmez. Ebeveyn kısa süreli yalnız bıraksa bile çocuk sinir krizi geçirir ve uzun süre sakinleşemez. Küçük çocuk annesine güvenmediği için onu terk etmesine kızar, öfkelenir hatta ona vurur. Güven yoksunu bağ kuran çocuk onu bir süre yalnız bırakan ebeveyne duyarsız, soğuk bir tavır içinde de olabilir. Bu yok sayma tavrı, güvensizlik ve endişe yüzünden çocuğun geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır aslında.
Bir çocuk ebeveynlerinden sevgi, saygı, şefkat, takdir görürse sağlıklı bir özgüven duygusu oluşumu için zemin oluşur. Huzurlu bir ev ortamında çocuğun ihtiyaçları karşılanırsa ebeveynlerine güvenir ve dünyanın güvenilir olduğunu hisseder. Daha sonra bu genel güven algısı kendisine yönelir ve çocukta özgüvenin temelleri atılmış olur. İnsanın çocukluk dönemi özgüvenin oluşmasında önemli bir rol oynar. Aşırı kontrolcü, talep kâr, eleştirel ebeveyn çocuğun değersiz, kırılgan, yetersiz hissetmesine neden olur. Bu da çocuğun kendine güveninin oluşmasına engel teşkil eder.
Yetişkinlikte birey Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Özgüven Sanatı” değişim tekniklerini uygulayarak bu eski travmaları iyileştirebilir ve sarsılmaz bir özgüven oluşturabilir. Aynı zamanda kendi çocuklarını daha iyi yetiştirmek için “Ebeveyn Olma Sanatı Değişim Programı”nı da uygulayabilir.
Bu değişim tekniklerini uygulayarak insan duygusal, zihinsel, zekâsal, sezgisel becerilerini geliştirerek çevresinde olup bitenlerin daha çok farkında olmaya, olayları daha net görmeye, gördüklerini daha iyi anlamaya, anladıklarını daha iyi yorumlamaya, daha iyi seçimler yapmaya, daha doğru kararlar vermeye ve isabetli eylemlerde bulunmaya başlar. Sonuçta tekâmül ederek yükselen farkındalıkla daha pozitif seçimler yapabilir, olumsuz deneyimlerden ders çıkararak olumlu seçimler yapmaya başlayabilir.