Günümüzde politikacılar yüzünden neredeyse Üçüncü Dünya Savaşı patlamak üzere. Eğer bu savaş olursa dünya üzerinde çok az insan kalacak ve onlar yalnızlık çekecekler. Oysa en büyük felaketler bile barış insanının moralini bozamaz, çünkü birey dış dünyanın kölesi değil, iç dünyanın özgürü olmuştur.

İnsanlar hiç düşünmeden ister ve istekleri gerçekleşmeyince de üzülür. Ama insanların bütün istekleri gerçekleşseydi üzüntüleri hiç bitmezdi. İnsanların acılarının nedeni düşünmeden istemektir ve isteklerini etraflıca düşünmeden gerçekleştirmektir. Bunun sonucu ise bitmeyen savaşlar ve acılardır.

Aslında her kim ne yaşıyorsa bu, onun geçmişte sahip olduğu istek ve eylemlerinin sonucu ortaya çıkmış bir durumdur. Bu yüzden hiç kimse başına gelenlerden dolayı başkalarını suçlamamalıdır. Olup bitenlerin sorumluluğunu kendisi üstlenmelidir.

Bir insan barış içinde olduğunda kendi başına mutlu olabilir, çünkü kendisiyle barışmıştır. Bu tip insan gezegende yapayalnız kalsa bile mutlu olur ve tek başınalıktan haz alır.

Tüm insanlar mümkün olduğu kadar farkındalıkla barışı arzularsa bütün savaşlar biter ve barış enerjisi her yere yayılır. İşte o zaman çok farklı bir dünyada yaşarız. Bütün doğa felaketleri bile durur. Çünkü doğa felaketlerine neden olan aslında insanların durmadan birbirleriyle savaşmasıdır.

Barış içinde var olmak tamlık, bütünlük içinde yaşamak anlamına gelir. Ayrıca barışa kahkaha ve sevgi eşlik ettiği için yalnızca barış içinde olan insan özgürce kahkaha atabilir. Özgürce kahkaha atan insan barışın gücünü hisseder.

Hâlbuki, savaş alanında tam tersi herkes öfke kusar, üzüntüden acı çeker, kahkaha atamaz. Şu an savaş yangın misali tüm dünyaya yayılmış durumda, bu savaş yangınını söndürmek için tüm barışseverlerin yağmur bulutu gibi olup tüm dünyaya barış yağmurunu yağdırması gerekiyor.

Gerçek barış üst seviyede coşkunluk demek. Tüm insanlar el ele tutuşup dans etseler yeryüzünde savaşlar biter. Artık insanlar neredeyse kahkaha atmayı, dans etmeyi unuttular.

Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Barış Sanatı Değişim Programı” uygulayarak içsel ve dışsal barışı sağlayabiliriz. Dışsal savaşın kazananı olmayacak ama içimizdeki savaşı bitirerek kazanan olabiliriz, ayrıca insanlık da kazanacak.

Toplum bireylerden oluştuğu için birey değişince toplum da değişecektir. O yüzden gerçek değişimin temelindeki prensip şudur: “Kendini değiştir, dünyan değişsin; dünyanı değiştir, dünya değişsin”.