Vücudumuz, birçok hastalığı geçirdikten ya da aşısını olduktan sonra bu hastalıkları hafızasına alır ve bir daha aynı hastalığı geçirmemize izin vermez. Peki, neden her yıl tekrar tekrar grip oluyoruz? Çünkü grip etkeni olan İnfluenza virüsü kendi görünüşünü değiştirme yeteneğine sahiptir. Her kış yeni bir değişimle karşımıza çıkar ve savunmamızın hafıza hücrelerince tanınamayıp yine grip hastalığını oluşturur. Gribe karşı geliştirdiğimiz aşılar da bir önceki yılın virüslerine göre yapıldığı için yeni virüs şekilleri karşısında yetersiz kalır. Bu nedenle grip aşısının koruyuculuğu % 100 olamamakta ve her yıl gelişen yeni virüs çeşitliliğine göre yeni aşıların üretilmesi gerekmektedir.

Bu yılki gribin baş aktörü İnfluenza A’nın H3N2 olarak isimlendirilen bir alt tipi. Aslında yıllardır tanıdığımız ve grip aşılarında da yerini almış bir alt tip. Ancak bu yıl 7 ayrı şekil değişikliği yapmış ve bulaştırıcılığı daha da artmış olarak karşımızda. Virüs önce, biz yaz aylarını yaşarken soğuk kışı yaşayan Avustralya’da ortaya çıktı ve büyük bir salgına neden oldu. Kuzey yarımküremizde kışın başlamasıyla birlikte önce Avustralya ile sıkı bağları olan İngiltere’ye sonra da oradan Avrupa’ya sıçradı. Ülkemizde henüz bir hareketlilik görülmese de virüsün bize uğramadan geçmesi pek olası değil.

Grip belirtileri nelerdir?

Yüksek ateş,

Aşırı yorgunluk, halsizlik,

Kas ağrısı ve baş ağrısı,

Boğaz ağrısı ve şiddetli öksürük,

Burun akıntısı, tıkanıklığı

Bu belirtilerin ani olarak başlaması grip için tipik ve ayırt edicidir. Farklı bir virüs hastalığı olan nezlede de benzer bulgular görülür ama Gribe göre daha yavaş - birkaç gün içinde- başlar, burun akıntısı ve hapşırma ön plandadır, öksürük daha hafiftir, ateş, kas ağrısı ve halsizlik yoktur ya da çok hafiftir.

Grip bulguları genellikle 3-7 günde azalarak kaybolur. Ancak yaşlılar ve risk grubundaki bireylerde daha uzayabilir.

Kimler için tehlikelidir?

Mevsimsel grip nedeniyle yılda yaklaşık 3 ila 5 milyon ağır hastalık vakası ve 290.000 ila 650.000 ölüm gerçekleşmektedir. Bu yılki H3N2 alt tipinin bulaşıcılığı yüksek olsa da daha ağır bir hastalık geçirmeye neden olduğu gösterilmemiştir. Genellikle orta ağırlıkta bir hastalığa neden olmaktadır.

Özellikle kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi düşük kişiler, hamileler ve 2 yaş altı-65 yaş üzeri bireylerin virüse daha kolay yakalanabileceği ve hastalığın daha ciddi seyredeceği öngörülür.

Nasıl bulaşır?

Grip virüsü, hastalıklı kişinin konuşması, öksürmesi ya da hapşırmasıyla ortama yayılır. Havadaki virüsler çevredeki kişilere ağız, burun ya da göz yoluyla girerek yerleşir ve çoğalmaya başlar. 1-3 gün içinde kişide hastalık ortaya çıkar. Hastalık ortaya çıkmadan 1 öncesinden bulaştırıcılık başladığı için kişi grip bulaştırıcısı olduğunu bilmeden herkesle temas edip hastalığı yayabilir.

Nasıl korunuruz?

Kişisel hijyen kurallarına dikkat edilmeli, özellikle eller sık yıkanmalı, yıkanmamış eller ile yüz bölgesine temas edilmemeli,

Kapalı ortamlar düzenli olarak havalandırılmalı,

Hasta kişilerle temastan kaçınmalı,

Kalabalık ve kapalı ortamlardan kaçınılmalı, maske kullanılmalı.

Grip aşısı, bugün için gribe karşı en etkili silahımızdır. Gripten koruyabilmekte ya da hastalığın daha hafif geçmesini sağlayabilmektedir. Yan etkileri oldukça düşük, güvenilir bir aşıdır. Toplumdaki aşılı kişiler ne kadar fazlaysa salgınların şiddeti de o derece azalmaktadır. SGK, risk gruplarına grip aşısını ücretsiz olarak sağlamaktadır. Sonbahar girişinde tek doz olarak yapılır. Avustralya deneyimi bu yılki grip aşısının H3N2 ‘ye de kısmen etkili olduğunu göstermiştir.

Nasıl tedavi oluruz?

Bulgular ortaya çıktığında istirahat edilmeli,

Yeterli beslenme ve sıvı alımı sağlanmalı,

Erken dönemde doktora başvurulmalı.

Doktor önerisiyle anti gribal ilaçlar, ateş düşürücü/ağrı kesiciler, öksürük, burun, boğaz yakınmalarını hafifletecek ilaçlar kullanılabilir.

Grip ve nezle virüsüne karşı antibiyotikler etki göstermemekte, tam tersine antibiyotik kullanımı vücudun mikrobiyolojik dengesini bozarak savunmamızı zora sokmaktadır.

Özellikle risk grubu hastalarda doktor antiviral ilaç reçeteleyebilir. Antiviral ilaçlar virüsü öldürememekte, ancak çeşitli mekanizmalarla etkisini azaltmakta, çoğalmasını ve yayılmasını önlemektedir. Bu nedenle ilk 48 saat içinde tedaviye başlanırsa daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.

Klasik mikroskopla bile görülemeyecek kadar küçük olan grip virüsleriyle yüzyıllardır mücadele ediyoruz ve bunca gelişmişliğimize rağmen halen kalıcı bir başarı elde edemedik. Bu nedenle halen mücadelemizin ön planında kişisel ve toplumsal korunma önlemlerinin olduğunu unutmayalım.