Altay, evinde konuk ettiği Eskişehir Anadolu SF’yi 2-0 mağlup ederek küme düşme hattının bir basamak üzerine çıkmayı başardı. Ancak tribünlerde beklenen destek yoktu. Karşıyaka maçında neredeyse tam dolu tribünler varken, bu karşılaşmada yaklaşık 200 kişilik bir taraftar topluluğu vardı. Siyah-Beyazlı ekip sahada yalnız kaldı.

***

Karşılaşmanın dengelerini etkileyen en önemli unsurlardan biri, kulüpleri sarsan bahis soruşturması oldu. Altay’dan 8, Eskişehir Anadolu SF’den ise 11 futbolcuya ceza verildi (bazı kaynaklarda bu sayı daha yüksek geçiyor).

Altay, altyapı ağırlıklı kadro yapısına alışkın olduğu için bu süreçten görece az etkilenirken, konuk ekip açısından durum aynı değildi. Ben de maçtan önce bu farkın Eskişehir ekibini daha fazla zorlayacağını düşünüyordum. Haklı mıydım? Cevabı sahada gördük.

Altay'da her şey aynı sonuç farklı

Altay, yıllardır benzer bir oyun anlayışıyla mücadele ediyor: yüksek tempo, savaşçı kimlik, sert müdahaleler, hızlı geçişler… Teknik kapasitesi yüksek, fark yaratacak oyuncular çıkaramamak onları zaman zaman tekdüze hale getiriyor.

Maça iyi başlayamayan Siyah-Beyazlılar, kazanılan faulde Özgür’ün mükemmel bir vuruşla topu “90’a” göndermesiyle öne geçti. Bu gol moral getirdi ve Altay oyunu kısmen toparladı.

Eskişehir Anadolu eşitlik için yüklenince, Altay hücumda geniş alanlar buldu fakat, bu fırsatların yalnızca birisinden yararlanabildi. En büyük eksiklik, top kontrolündeki kalite düşüklüğüydü. Defans arkasına sarkılan pozisyonlarda iyi bir ilk kontrol gelse fark çok daha erken açılabilirdi.

Defansif anlamda ise çok sağlam bir maç çıkardılar. Sert müdahalelerle rakibi yıldırdılar, çok koşarak alan kapattılar ve kalelerinde neredeyse hiç tehlike yaşamadılar.

Sağ kanatta Yunus Efe Sarıkaya hızı ve ortalarıyla sürekli tehdit yarattı.

Bir pozisyonda Eskişehir Anadolu stoperi Furkan Balaban, kendi yarı alanından aldığı topla Altay ceza sahasına kadar bomboş geldi. Özgür, bu pozisyonda rakibinin önüne geçmeyen santrfor Ünal Kavlak’a sert şekilde tepki gösterdi.

Eskişehir Anadolu yokları oynadı

Eskişehir Anadolu SF’yi sezon içinde ikinci kez izleme fırsatı buldum. İlk maçta Karşıyaka’ya karşı kompakt savunmasıyla etkili olmuş ve sahadan 0-0’lık beraberlikle ayrılmışlardı.

O karşılaşmada geride kalabalık bekleyen, alan daraltan, rakibe nefes aldırmayan bir takım görüntüsü verdiler. Ancak bu kez rol farklıydı: Altay kümede kalma mücadelesi veriyordu. Dolayısıyla favori olan taraftı.

Nitekim maça iyi başladılar. İlk 13 dakikada oyunu tek kaleye çevirdiler, fakat etkili pozisyon üretemediler. Tam da 13. dakikada kalelerinde golü görünce ritimleri bir anda düştü. Baskı çok erken azaldı.

Ceza alanına top sokmalarına rağmen kalabalık savunma arasında şut fırsatı bulmakta zorlandılar.

Zaman ilerledikçe Teknik Direktör Hakan Şapçı oyuncu değişiklikleriyle çözüm aradı ancak oyuna giren isimler de etkisiz kaldı. Gol aradıkça savunmada daha fazla açık verdiler ve fark 2’ye çıktıktan sonra baskıyı arttırmaya çalıştılar.

Eksikler ve dikkat çeken sorunlar şunlardı:

Basit pas hataları fazlaydı; Hakan Şapçı kenarda sık sık tepki verdi.

Defans arkasına atılan toplarda zamanlama tutmadı, çoğu pozisyon autla sonuçlandı.

Çok sayıda duran top kazansalar da kaliteli orta üretemediler ve hava toplarında etkili olamadılar.

Stoper Furkan Balaban, önü bomboşken bile sürekli kalecisine dönerek oyunu yavaşlattı.

61'de oyuna giren Bilal Gülden, kalitesini hemen gösterdi. Daha önce Süper Lig deneyimi olan bir oyuncu. Yakın geçmişte 3 maçta kadroda yer alamamış ve son maçta sadece 1 dakika oynamıştı. Belli ki sakatlıktan yeni dönmüş; sağ bacağındaki dizlik de bunu doğrular nitelikteydi.

Sonuç

Altay bu maçı kazanarak küme düşme hattı dışına çıkmış olsa da 3 puan alınmasının en büyük nedeni rakibinin çok kötü bir performans sergilemiş olmasıydı. Oyununu daha çok geliştirmesi gerekiyor.