Benim de içinde bulunduğum 68 Kuşağı, 1960’lı yılların sonlarında; özellikle 1961 Anayasası’nın tanıdığı sınırsız özgürlükleri kullanan bir neslin yazdığı destanın kısa adıdır.
Bu destan, artısıyla eksisiyle bir döneme damga vurmuş gençlerin yetiştiği o özel sürece ait bir tanımlamadır aslında.
Sol görüşlülerin daha çok sahiplendiği bu kavram, ülkesinde daha çok özgürlük isteyenlerin de çabasıdır. Ve bu bağlamda emperyalizme karşı çıkmak da hedeflerin en önemlisidir.
68 Kuşağı, bize Amerika’nın ‘Ne mal’ olduğunu gösteren kuşaktır. Çünkü uyanışı başlatan ve bizi gerçekle tanıştıran onlardır.
68 Kuşağı, demokrasiyi değil, devrimi savunarak kafaları karıştırmıştır.
68 Kuşağı sayesinde, bir neslin Lenin, Stalin, Mao, Castro, Che Guevara gibi sıkı devrimcilerle hısım olmasına ramak kalmıştır.
68 Kuşağı, devleti değil halkı savunmuştur. Patronun değil işçinin yanında yer almıştır.
68 Kuşağı, emperyalizme karşıtlığı nedeniyle Atatürk’ü devrimleriyle değil savaşlarıyla önemsemiştir.
68 Kuşağı, bize tercih hakkı sunmadan, savunduğu ilkeleri dikte etmeyi tercih etmesiyle eleştirilmiştir.
68 Kuşağı, 78 Kuşağı’na örnek olmuş ama bu ikinci kuşak, onun kadar iz bırakmamıştır.
68 Kuşağı, Jön Türklerin yeni yüz yıl versiyonu olduğu iddiasını külliyen reddetmiştir.
68 Kuşağı, “Fruko” olarak isimlendirdiği Toplum Polisi ağabeylerinden çok cop yemişlerdir ama o ağabeyleriyle de tavla masasına oturmasını bilmişlerdir.
Sonuçta bu kuşak, yabana atılacak bir kuşak değildir. Tartışmaya açık, isteyenin sevip isteyenin sevemeyeceği bu gençler, gün geldi, ülkeyi yönetti. Karşı kulvarlarda, farklı siyasi elbiseleriyle. Ama biliniz ki, bu ülkenin kötülüğüne yönelik hareketleri olmadı.
Atatürk’ü tek lider, Ay Yıldızlı bayrağımızı da tek bayrak bellediler…
Anahtar Parti ve lideri hakkında…
Siyaset sahnesinde yeni bir yiğidimiz var: Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu.
Trabzonlu. Sözünü esirgemeyen bir milliyetçi. Kılıçdaroğlu yüzünden İYİ Parti’den istifa edip Anahtar Parti’yi kurmuş.
Anahtar Parti, geçiştirilecek bir siyasi yapılanma değil. Ağıralioğlu’nun söylemleri, özellikle de Öcalan odaklı gelişmeler karşısındaki tavrı, partisini statükocu olmaktan kurtarma eğilimi sergiliyor.
İYİ Parti’den istifa etmek, sonra da benzer bir parti kurmak, nasıl bir şeydir zamanla göreceğiz. Ama öyle anlaşılıyor ki, Meral Akşener yönetimindeki İYİ Parti ile bugünkü İYİ parti arasında Anahtar Parti lideri açısından önemli bir değişiklik yok.
Ne yazık ki medya, ona yeterince yer vermiyor. En muhalif kanallarda, en karşıt yazılı basında bile adı fazlaca geçmiyor.
Ama yine de MHP Lideri’nin ‘Yaptıkları’ ile ilgili sert çıkışları, sosyal medyada yankılanıyor.
Sonuçta Anahtar Parti, nasıl bir yapıya kavuşur ve bu “Öcalan karşıtı” rüzgar, bu partiyi nereye taşır, doğrusu bilmiyoruz, bilemiyoruz. Ancak siyasetin cesur liderlere ihtiyaç duyduğunun da farkındayız. Yavuz Ağıralioğlu, bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Ama seslendiği kesim, ona karşı üzerine düşeni yapacak mı, göreceğiz.
Anlamakta zorluk çekiyoruz
Döviz kurları, neredeyse iki aydır aynı düzeyde. Euro, bazen çıkıyor, ama indiği de görülüyor.
Kurdaki bu stabil duruş, ithalata uygulanmıyor ki, her şeye her gün zam geliyor.
Bahane hazır:
“Döviz yükseldi”
Dövizin şu an (Dolar hariç) yükseldiği falan yok. Benzinden deftere, parfümden elektroniğe düzenli olarak uygulanan zamların nedenini anlamakta zorlanıyoruz.
Piyasalar başıboş, sanki öylesine kendi kendine gidiyor.