Aliağa FK sahasında Fethiyespor’u 3-0 mağlup etti. Skora bakınca “Aliağa çok iyi oynadı, Fethiye dağıldı” diye düşünebilirsiniz. Ben izlerken hiç öyle bir şey görmedim. Hatta abartmıyorum, iki amatör takımın hazırlık maçını andırıyordu.

Maç tatsız, tuzsuz, tempodan uzak… Orta sahada boğuşmayla geçen, organize hücumdan eser olmayan bir mücadeleydi. Futbol adına beklentiye giren herkes hayal kırıklığı yaşamıştır.

Peki, Aliağa nasıl kazandı? Çok basit: Daha sert oynadılar, daha çok koştular. Fizik olarak Fethiyespor’un önündeydiler. Bu kadarını bekler miydim? Açıkçası hayır. Fethiye’nin böylesine yumuşak kalması beni fazlasıyla şaşırttı. Çünkü alt ligde bile rakipler daha diri, daha agresif olur.

***

İlk pozisyon 20. dakikada gerçekleşti. Harun Kavaklıdere sahneye çıktı ve ligdeki 3. golünü kaydetti ama o da 90 dakikayı çıkaracak kondisyonda değil. 60’larda yoruluyor, sonrasında oyundan alıyor. Ama az da olsa gelişme gösteriyor.

30. dakikada 2. pozisyon geldi ve o da golle sonuçlandı. Defans arkasına atılan uzun topta Emre Bekir o kadar ağır kaldı ki, 10 metre kadar gerisinden koşuya başlayan Mertcan Açıkgöz yetişti, topu aldı ve kaleye gidip ağları sarsmayı başardı. İşte bu pozisyon Fethiyespor’un maç boyunca ne kadar zorlandığını özetler nitelikteydi.

Fethiyespor adına konuşulacak sadece iki an var: 90+3’te Samet Asatekin’in bomboş kafayı direğe nişanlaması ve hemen ardından 25 metreden doksana giden harika frikiği… O frikiği kaleci Ahmet Pekgöz’ün mükemmel bir şekilde uçarak çıkarması maça dair akılda kalacak tek an oldu.

***

İlk yarının sonunda hakem Muhammed Taha Onat’ın düdüğü tartışma konusu oldu. Sakatlık nedeniyle oyun durmuştu, Aliağa serbest vuruş kullanacakken bir anda devreyi bitirdi. Futbolun yazılı olmayan adalet terazisi vardır, o an bozuldu bence.

***

Sonuç? Skor tabelasında net bir galibiyet yazıyor ama izleyenler için akılda kalan sadece birkaç dakikalık sahne. Futbolun keyfi, heyecanı, o büyüsü yoktu sahada. Bazen 3-0 bile seyir zevkini kurtarmıyor.

Kupa mesaisinde unutamayacağım an

Salı günü 2. Lig ekibi Bucaspor 1928, Ziraat Türkiye Kupası’nda 3. Lig temsilcisi İzmir Çoruhlu’yu konuk etti. Ev sahibi ekip transfer yasağı nedeniyle sahaya büyük oranda altyapı oyuncularıyla çıkmak zorunda kaldı. Doğal olarak maçın favorisi konuk takımdı ve beklenildiği gibi de kazanan İzmir Çoruhlu oldu.

Ama karşılaşmada öyle bir an vardı ki, köşe yazılarımda defalarca örnek gösterebileceğim türdendi.

Defans arkasına atılan uzun topta İzmir Çoruhlu kalecisi Mehmet Salih Demircan, ceza sahasını terk etti ve göğsüyle kontrol etmek istedi. Meşin yuvarlak biraz açılınca, taca çıkmadan yakalamak istedi, fakat başaramadı. Bucaspor 1928’li oyuncular hemen tacı kullanmak için topun başına geçerken, kaleci aniden yüzünü tutarak kendini yere bıraktı. Hakem Emre Küçük de hiç tereddüt etmeden düdüğünü çalıp oyunu durdurdu.

Mehmet Salih'in bu kurnazca davranışına prim verilmesi beni gerçekten çok etkiledi. Futbolun içinde böylesine hareketlere kapı aralayan anlar, oyunun ruhunu zedeliyor. Bu konuda söylenecek çok şey var. Bunu başka bir yazımda daha geniş şekilde ele alacağım.