Hareket sadece kas işi değil… Beyin, vücudun en güçlü kası aslında. Her küçük ilerleme, beynin yeniden “öğrenmeye” karar vermesiyle başlıyor.

Fizyoterapide en çok duyduğum cümlelerden biri:

“Kaslarım çok zayıf, o yüzden yapamıyorum.”

Ama aslında işin sırrı kaslarda değil, beyinde.

Çünkü her hareket, önce zihinde başlar.

Beyin, vücuda “hareket et” komutunu gönderir; kaslar sadece uygulayıcıdır.

Biz buna nöroplastisite diyoruz.

Yani beynin kendini yeniden şekillendirme gücü.

Travma geçirse de, yıllar geçse de, beyin yeni yollar bulmayı asla bırakmaz.

Her egzersiz, her bilinçli tekrar, o yeni yolları biraz daha güçlendirir.

Reformer seanslarında bunu çok sık görüyorum.

Kişi ilk geldiğinde bedeniyle bağı kopuktur.

Hareket eder ama hissetmez, nefes alır ama fark etmez.

Bir gün bir bakıyorum, aynı hareketi yaparken “Aa, artık bu kası hissediyorum!” diyor.

İşte o an, beyinde yeni bir bağlantı kurulmuştur.

Gerçek ilerleme tam olarak o anda başlar.

Çünkü aslında fizyoterapi, kası çalıştırmak değil; bedeni yeniden öğretmektir.

Ve bu öğretim, zihinle başlar.

Bir adım atmak, bir kasın değil, bir sinir hücresinin cesaret etmesidir.

Ve her cesur hareket, beyne “ben yapabiliyorum” mesajı gönderir.

Bazen bir egzersiz sadece bir egzersiz değildir.

Bazen bir reformer seansı, insanın kendi bedenine yeniden güvenmesi demektir.

Fizyoterapist olmak da biraz bunun tanığı olmak gibi…

Kasların değil, beynin yeniden bağlantı kurmasına eşlik etmek.

Ve her defasında, insan bedeninin sessiz ama mucizevi öğrenme gücüne şahit olmak.