İzmir’in toplam 28 milletvekili var. 14’ü CHP’li, 8’i AK Partili, 1’i MHP’li, 2’si İYİ Parti’li, 2’si de DEM’li.

Rastgele söylüyorum:

Tuncay Özkan’ı, Rahmi Aşkın Türeli’yi, Gökçe Gökçen’i, Mustafa Bilici’yi, Eyyüp Kadir İnan’ı, Mehmet Ali Çelebi’yi, Burcu Çubuk’u ortalıkta gören var mı?

İçlerinden biri derdinizi sordu mu, ya da Meclis kürsüsüne çıkıp İzmir’in sorunlarının çözümüyle ilgili bir konuşma yaptı mı, önerge verdi mi?

Nerede bunlar ve diğerleri?

Eskiden marka milletvekilleri vardı. Medyanın yazılı basından ibaret olduğu yıllarda bile çok popülerdiler, her hafta sonu kente gelir, halkın içine karışırlardı.

Şimdi at yarışını izlemek, yeni açılan bir müzeyi gezmek, AK Partili bir kodamanın düğününde halay çekmek; milletvekilleri için bir hizmet gibi kabul ediliyor ve bizler de bunu kabullenmek zorunda kalıyoruz.

Kızsalar da hatırlatacağız. Milletvekili maaşı 229 bin 676 lira. Böyle bir rakamı nasıl tespit ettiler, o da ayrı bir konu.

Bir milletvekilinin ayda aldığı bu para en az maaş alan 20 emeklinin kazancına eşit. Bir vekil, 20 asile eşit yani.

Rapor almanın kolay olmasının sırrı

İnternette bazı siteler var; nasıl rapor alınacağının yolunu gösteriyor.

Bizim ülkemizde “kaytarma” kültürü, pek çok gelişmiş ülkeye göre hayli yol almıştır. Rapor almak, bu kültürün bir parçası haline gelmiş ve bu yüzden de alabildiğine “larj” hale getirilmiştir.

Dipçik gibisiniz ama o gün canınız işe gitmek istemiyor.

Çok kolay. Aile hekimine gidiyorsunuz, bir rahatsızlık uyduruyorsunuz. Hekimin sizi muayene etmeye zaten zamanı yok. Basıyor raporu, rahatlıyorsunuz.

Psikiyatriste gidiyorsunuz; o gün kafanız bozuk. Çalışırsanız etrafa zarar veririm düşüncesinde olduğunuzu söylüyorsunuz. Mesele hemen çözülüyor, raporu alıyorsunuz.

Bu ülkede raporu işi yavaşlatma aracı olarak kullananlar da var. İşyerine zarar vermek için alanlar da.

“Rapor alamadım” diye bir şey yok. Orası kesin.

Ama kesin olmayan şey, o raporu alma nedeni. Devlet, bu konuyu disipline etmedikçe haklı olarak şeytana uymak isteyenlerin de sayısı artacak ve raporu gerçekten hak edenler de arada kaynayıp gidecektir.

Zor olan bir şeyi bu kadar kolaylaştırmak bize neler kaybettiriyor, ah bir düşünsek.

İlginç bir tespit

Karataş semtinde tam tamına 11 yıl aynı apartmanda yaşadığımız bir Musevi dostumla karşılaştım.

Musevi biliyordum ama Müslüman olmuş.

Milliyetçi bir siyasi partinin de il yönetiminde. Artı Galatasaray’ın divan üyesi.

Eski bir Musevi arkadaşı bulmuşken sordum, “Neler oluyor?” diye.

İlginç bir cevap verdi:

“Türkiye ile İsrail arasındaki ilişki günümüzde zirve yapmış durumda.”

“Ya Siyonistlere ne diyorsun?” diye sorduğumda da aldığım cevap aynen şöyle:

“Biz Siyonistleri hiç tasvip etmedik. Huzuru bozan onlar. Siyonistler ‘Tanrıyı kıyamete zorlayan’ ayrı bir kavimdir.”