Karşıyaka deplasmandan beraberlikle döndüğü Muş Spor'a 2-1 yenilip elenerek, 3. Lig'den kurtuluş hayalini başka yıllara bıraktı.
Taraftar bilerek takımını yalnız bıraktı
Kader ağlarını, Karşıyaka'nın Bursaspor'la aynı gruba düştüğü zaman örmeye başlamıştı. Taraftar şampiyonluğa değil, Yeşil-Beyazlı takımla oynayacakları maça odaklanmıştı. Her maçta rakipten çok timsahlar hedefe kondu, tezahüratlar ona yapıldı. Deplasmandaki ilk maç 0-0 beraberlikle sonuçlandı. 2. maç ligin son haftasındaydı. Rakibi şampiyonluğu garantilemiş, İzmir'e rahat gelmişti. Edilen küfürler, sahaya atılan yabancı maddeler ve bunlardan birinin yardımcı hakemin kafasına gelmesi hiç önemsenmedi. Eleme maçında takımlarını yalnız bırakacakları apaçık ortadaydı ve bile bile de yapıldı. Bursapor'u yenerek, bol bol küfür ederek hedefe ulaşıldı ve lig bitmiş oldu.
Deplasmandan 0-0 beraberlikle dönen Karşıyaka büyük avantajı yakalamıştı ama taraftarı olmadan sahaya çıkacaktı. Muş Spor taraftarı kendilerine ayrılan yeri doldurarak, yaptıkları tezahüratla ev sahibini konuk, konuğu ev sahibi yaptılar. Bu da kendini başlama düdüğünden itibaren gösterdi.
Teknik direktör çaresizce izledi
Maç başladı; o da ne? Karşıyaka sahaya 2-7-1 sistemiyle dizilmişti. Dünya üzerinde gelmiş geçmiş maçlarda hiçbir takım böyle oynamamıştır. Ben de ilk kez görüyordum. İsmail Güner stoper, Abdulkadir Öksüz ise sol bekti. Defanstan top çıkaracakları zaman baskı yendi. 2 kişi paslaşamayınca gelişi güzel ileriye vurdu. Rakip atak yaparken sol bek olmadığı için özellikle oradan gelindi. 2 kişiye yardım ulaştırılmayınca skor 23. dakikada 2-0'a geldi.
Aslında 3-6-1 ve zaman zaman 3-5-2 dizilişiyle oynaması planlanmıştı. Bu düzenle önceden oynanmış ve başarılı olunmuştu. 3 stoper olacaktı. Solda Abdulkadir, ortada İsmail ve sağda Onur... Onur sürekli yerini kaybetti ve orta saha merkezine kaydı. Orta sahanın solunda ve sağında oynayanlar defans yaparken ve kaleden top çıkarırlarken geriye gelip yardım etmeleri gerekirdi, hiç gelmediler.
Muş Spor bundan iyi faydalandı. İlk saniyelerden itibaren gol atacakları apaçık ortadaydı. Beklemeden devreye Teknik Direktör Ahmet Yıldırım'ın devreye girmesi, oyuncularını uyarması, yapmaları gerekeni bir şekilde söylemesi gerekirdi; hiç bir şey yapmayıp, bir taraftar gibi izledi sadece. Ama hakkını yemeyelim, her ne kadar oyuncularına ses çıkarmasa da hakeme çıkardı ve kırmızı kart görerek tribüne yollandı.
Teknik adam da elenmek için elinden geleni yaptı.
Oyuncular da en kötü günlerindeydi
Ahmet Yıldırım hadi sessiz kaldı, aksaklıklar gün gibi ortadayken oyuncular neden birbirlerini uyarma gereği duymadı? Neden yardım istenmedi? 2-0'a kadar hiçbir şey yapılmadı. Bundan sonra rakip rahatladı, ancak o zaman dengeli bir maça döndü. Oynanan oyun yine yetersizdi. Çok basit pas hataları yüzünden pozisyona dahi girilemedi. Buna rağmen bir kaç pozisyonda top daha az ayakta tutulsa ve isabetli pas verilse devre arasına beraberlikle girilebilirdi. Çok fazla stres vardı. Kötü oyunun sebeplerinden biri de buydu. Gereksiz fauller kırmızı kartı getirebilirdi.
Muş Spor ise rahat bir oyun ortaya koydu farktan sonra. Kaleye güzel paslarla gitti ama son paslarda başarısız olundu.
10 kişiye bile diş geçiremedi
İlk yarı kendi kendime 'tur atlanabilmesi için rakibin 2 kişi eksilmesi gerekiyor' demiştim; 47. dakikada 1 kişi kırmızı kartla oyundan atıldı. 5 dakika sonra fark 1'e düştü. Tek kale bir maç oynanıyordu. Buna rağmen top ceza alanına bile kolay kolay sokulamıyordu.
Kapanan takımın üzerine kanatlardan daha rahat gidilir. Özellikle Onur sağ çizgide top almak için yırtındı. Ona baktılar ama atmadılar. Döndüler ya cepheye ya da en uzak kenardaki oyuncuya uzun pas oynandı, kaptırıldı. Hatta geriye bile oynandı. Ahmet Yıldırım'da yine tık yoktu.
Kapanan takımlara karşı hızlı oynamak da gerekir. Boşta adam var, hemen pas atılması gerekirken, beklendi beklendi beklendi... Sonunda pres altındaki kişiye atıldı, kaptırıldı.
Futbolcular da elenmek için elinden geleni yaptı.
Elbirliğiyle başarıldı
Taraftar, teknik adam ve futbolcular el ele verdi, sezonu bu maçla sonlandırmak için ne gerekliyse yaptı ve finalle uğraşmadan erkenden tatile çıkıldı.