Mayalar, kan ve cıva
Efe Çapman
Orta Amerika’nın sıkça duyulan antik uygarlıklarından biri olan Mayalar kolektif olarak binlerce yıllık bir geçmişe ve derin, kompleks bir kültüre sahiptir. Her geçen gün Maya kültürünün daha da eskiye dayandığına ilişkin bulgulara rastlanmakta ve tarih öncesi devirlerde bu insanlarca yapılmış faaliyetler hala araştırılmakta. Çok sayıda piramit inşa etmiş olduğu düşünülen bu kültürün teknik açıdan gelişmiş dönemler yaşamış olduğu ise yadsınamaz bir durumdur.
Ancak pek çok gizeminin yanında, Maya yapılarını ve yaşam alanlarını araştıran kişileri başta şaşkına uğratan başka bir durum da mevcut.
Günümüzde atıklar veya kimyasal maddelerden kaynaklanan toprak ve hava kirliliğine neden olan belli başlı aktivite ve elementlerin neler olduğunu büyük çoğunlukla biliyoruz. Bunların en tehlikeli olanlarından biri ise cıva kirliliği ve buna bağlı olarak cıva zehirlenmesidir. Yapılan test ve araştırmalara göre birçok Maya tapınak komplekslerinde ve yaşam alanında bugünün koşullarına göre bile toksik kabul edilecek derecede ve hatta daha yüksek seviyede cıva kirliliği mevcut. Mayaların bu denli tehlikeli bir elementi neden böyle alanların toprağına karıştırdıkları anlaması güç bir durum olsa da onların anlayış ve inançları detaylıca incelendiğinde farklı bir resim ile karşılaşılıyor.
Volkanik arazilerde bulunan bir cıva formu olan cıva ve sülfür karışımı maddeler kızıl renk elde etmek için pek çok kültür tarafından kullanılmıştır. Bu kızıllık Mayalar için diğer kültürlere kıyasla daha fazla anlam ifade etmiştir çünkü inanç sistemlerinde kan ve kana bağlı ritüeller çok büyük bir yer tutmaktadır.
Obje ya da maddelerin bir yaşam gücü olduğuna inanan ve buna “ch’ulel” olarak hitap eden Mayalar için cıva ölümcüllüğüne karşın inanılmaz derecede değerli olmuştur. Bazı gömülerde ve soylulara ait olduğu düşünülen mezarlarda saf cıva bile bulunmuştur, ancak bunun Mayalara ait bir kimyasal sistem ile mi yoksa ticaret yoluyla mı elde edildiği kesin olarak bilinmemektedir.
Tüm bu sebeplerden ötürü araştırmacıların kendilerini korumak için önlem almaları gerekirken şunu görüyoruz ki, metallere bağlı çevre kirliliği sadece günümüze has bir şey değil ve tarihte farklı medeniyetleri etkilemiş bir durum.
Yorumlar