Musevi pek çok dostum var. Hepsi de Sefarad Yahudileri’nin torunları. Yani, asırlar önce (1492) İspanya’nın zulmünden kurtarılarak takalarla Anadolu’ya getirilen; Osmanlı döneminde devletine bağlı olarak yaşayan insanların torunları.

Karataş semtinde 11 yıl onlarla iç içe yaşadım ve şunu öğrendim: Hepsi de barışçıl ve merhametli.

Bugün İsrail’de yaşananlar, onların ve onları bırakıp o ülkeye yerleşen yakınlarının hiç tasvip etmedikleri şeyler.

Netanyahu ve zalim ekibinin, bu insanların geçmişiyle hiç ilgisi yok. 1948 yılında İsrail kurulduğunda; bu ülkenin oluşumu için Amerika ve İngiltere öncülük ettiler ve kendi modellerini uyguladılar. Bu modelde oraya daha sonra göç etmeye başlayan Sefarad Yahudilerine hiç şans tanınmadı. Devlet yönetimi, 1940’lı yıllarda Alman zulmünden kaçan Siyonist kökenlilere teslim edildi.

O yüzden dün ve bugün İsrail’de yaşanan ve huzur bozan gelişmeler, Sefarad Yahudileri tarafından asla tasvip edilmiyor. Onlar, biliyor ki; Siyonist Yahudi yönetimleri, bu savaşları milli duygularla değil, işgalci ve savaşçı arzularla çıkarıyor.

İsrail, bugün ekonomik görünümü bakımından Lübnan’dan farksızdır. Lübnan’ın aksine nüfus artmamakta, İsrail’den kaçanların sayısı çoğalmaktadır.

Amerika’nın kuklası Netanyahu, bu yüzden halk tarafından sevilmez. Onu seven tek güç ve kaynak Amerika’dır. Bugün bu savaş ortamında bile İsrail’e gitseniz ve ‘İzmirliyim’ deseniz, bütün evlerin kapıları size açılır.

O yüzden İsrail başka, Netanyahu başkadır ve hep öyle kalacaktır.

O devir kapandı diyebilsek

Siz hiç bir belediyenin personel alımı için ilan verdiğini gördünüz mü?

Ben görmedim. Göremedim.

Hele Tunç Soyer döneminde hiç görmedim. Neredeyse bütün alımlar kapalı kapılar ardında yapıldı ve bu günlere gelindi.

Bölgecilik yapmak aklımdan bile geçmez ama bir İzmirlinin Ardahan Belediyesi’ne işçi olarak girme şansı olabilir mi diye de sormadan edemiyorum. Bu yapı, ne yazık ki belediyeleri çökme noktasına getirmiştir ve buna bir de bankamatikçiler eklenince hepten işler karışmıştır.

Belediyeler gençler için en cazip çalışma yerleridir. O yüzden belediye başkanları çoğu kere vatandaşın karşısına çıkmaya bile çekinir hale gelmişler. Herkes iş istiyor, herkes ‘Ne iş olursa yaparım’ diyor. İşsizliğin tavan yaptığı bu dönemde bu tablo elbet yaşanacak ama belediyeler, ahbap çavuş ilişkisiyle kadroları doldurulduğunda iflasın eşiğine geliyor, ne yapacaklarını bilemiyor.

Başkan Dr. Cemil Tugay’ın grev sonrası izlediği isabetli politika bütün belediyelere örnek olacaktır, buna inanın.

Belediye, artık işçi alımını ilan edecek, her birim işçi alımı sırasında bir komite kuracak ve kıstaslar tartışılacak, öyle karar verilecek. Bu komitede başkan yer almayacak ama gördüğü bir yanlışa da müdahale hakkı olacak.

Emekli olan işçinin yerine oğlu ya da kızı işe alınacak konusu şimdilik devam ediyor ama ömrünün kısaldığını da söyleyebilirim.

Vekilleri tanıyor muyuz?

Meclis tatile girdi girecek.

Meclis tatile girince milletvekilleri seçim bölgelerine gider, seçmeniyle dertleşir, hasret giderirdi.

O yüzden kendilerini heyecanla bekliyoruz. Ama kaçını tanıyoruz, orası soru işareti.

Eskiden daha karizmatik milletvekilleri vardı, kolay tanınırlardı. Şimdi kendilerini zaten hiç görmediğimiz için tanımakta zorluk çekebiliriz.

Tabii rotalarını tatil yörelerine değil İzmir’e çevirirlerse.

Bana mı öyle geliyor bilmiyorum. Seçmenle seçilen arasındaki bağlar giderek kopuyor ve bu da toplumsal bir travmaya yol açıyor.

İnşallah bu defa böyle olmaz.