İnsanlar, kendilerini rahat ve güvende hissettiren rutinler oluşturup, takip eden alışkanlıklar yaratma eğilimindedirler. Bu rutinler içinde, bireylerin yön bulmalarına yardımcı olan bir öngörülebilirlik duygusu da vardır. Ancak tutarlılık ortadan kalktığında veya çok fazla belirsizlik içeri sızmaya başladığında ne olur? Bu gezegendeki her insan son iki yılda belirsizlik yaşadı. Ama şimdi bu konuda ne yapabiliriz?

İşlerin nereye gittiğini bilmemek ve yerleşik rutinlerden uzaklaşmak stres ve endişeye yol açar. Bu stresi büyütmek, bilinmeyenin korkusu ve yönergeleri olmayan durumlara yanıt verme baskısıdır. Buna ek olarak, belirsizliği yönetmek için gereken enerji ve bu belirsizliğe eşlik eden rahatsızlık, odaklanmayı daha da zorlaştırıyor. Sonuç olarak, stresiniz ekip sorunları, kişisel hedefler veya evdeki şeylerle ilgili olursa, üretkenliğiniz bir darbe alabilir.

Belirsizliğe rağmen üretken olabilirsiniz

Çevrenizdeki sürekli değişime rağmen, onunla çalışmanın ve bir miktar normallik duygusu oluşturmanın yolları var. Örneğin, üretkenliğin ne anlama geldiğini yeniden tanımlamanız, ortamınızı yeniden şekillendirmeye yardımcı olmanız, farklı sınırlar belirlemeniz veya odağınızı değiştirmeniz gerekebilir. Belirsiz zamanlarda görevde kalmayı zor buluyorsanız, yön duygusunu geri kazanmanın üç yolu var.

1. Çalışma ortamınızı ve programınızı ayarlayın

İşler aniden değiştiğinde, acilen yanıt vermeniz ve planlarınızı yeniden düzenlemeniz beklenir. Aniden, çocuklarınız bugün yüz yüze derslere katılmayabilir ve evden öğrenirken gözetime ihtiyaçları olacaktır. Ayrıca, çalışma saatleri içinde kritik randevular planlamanız, hasta aile üyelerine bakmanız veya sosyal mesafeyi uygulamanız gerekebilir.

Sorumluluklarda ve önlemlerde öngörülemeyen değişimlere uyum sağlamak için çalışma ortamınızı ayarlamak, yanıt vermenin etkili bir yolu olabilir. Örneğin, kendiniz ve ekibiniz için uzaktan veya karma çalışma programları için pazarlık yapabilirsiniz. Ayrıca, herhangi bir yerden (uzaktan çalışan biri gibi) çalışabilme becerisine sahip olmak, çalışanların kişisel ve mesleki yükümlülüklerini strese sokmadan yerine getirmelerine yardımcı olur.

Çocuklara veya hasta sevdiklerinize bakacak birini bulma konusunda endişelenmenize gerek kalmayacak. Uzaktan veya karma programlarla, doktor randevularını ve aile etkinliklerini üretkenliği kaybetmeden dengelemek daha kolay.

Birkaç saatliğine iş görevlerine odaklanın, kişisel sorumluluklarınızla ilgilenin ve ev ofisinize geri dönün. Muhtemelen, iş arkadaşlarınızdan çok fazla dikkatiniz dağılmadan daha az zamanda daha çok iş yaptığınızı göreceksiniz. Hibrit çalışma düzenlemeleriyle, ofis ve iş arkadaşlarınızla bağlantı hissini sürdüreceksiniz.

2. Yeni zaman yönetimi stratejilerini deneyin

İster blok zamanlama, ister görevlerinizi öncelik sırasına koyma olsun, takviminizde bir tür zaman yönetimi uyguluyor olabilirsiniz. Ancak ortamınız daha kaotik hale geldiğinde, bazı tekniklerinizin de işe yaramadığını görebilirsiniz. Örneğin, Eisenhower Matrisi, önceliklerin sürekli değiştiği senaryolar için geçerli olmayacaktır.

Her şey tek bir günde acil bir görev haline gelebilir. Neyin acil olduğunu ve neyin bekleyebileceğini belirlemek için yeterli bilginin olmadığı günler de olabilir.

Bilinen stratejilere güvenmek yerine fazlalıklar ve tekrarlar arayabilirsiniz. Farklı zaman yönetimi teknikleri, hangi görevle görevlendirildiğinize bakılmaksızın verimliliği artırmanıza yardımcı olabilir. Mesela, hangi görevleri tekrarladığınızı belirlemek için zamanınızı izlemeyi içeren yöntemler gibi.

Belki de aynı e-postaları müşterilere veya iş arkadaşlarınıza gönderiyorsunuzdur. Tekrarlama, zamanlama, içerik oluşturma veya toplantı gündemlerinde de olabilir. Yöneticiler ve deneyimli çalışanlar görevleri devretmediği veya başkalarını eğitmediği için üretkenlik kaybedilebilir. Tekrarı otomatikleştirmenin, fazlalığı ortadan kaldırmanın ve iş yüklerini dengelemenin yollarını oluşturabilirsiniz. Bu durumlar için üretkenlik protokolleri kurabilirsiniz.