Geçtiğimiz yılda Çek Cumhuriyeti’nin Bohemya bölgesi dahilindeki bozkırlarında, bir otoyol güzergâhı için yürütülen kazılar sırasında 2.200 yıllık bir sır gün yüzüne çıktı. O günden beri süren tarihleme çabaları, bulunan eserler ve yapılar ışığında Keltik olduğu saptanan “Hradec Králové” yakınlarındaki bu yerleşim, yalnızca devasa ölçeğiyle değil, barındırdığı zenginliklerle de dikkat çekiyor. Yaklaşık 25 hektarlık alana yayılan yerleşke, yüzlerce altın ve gümüş sikke, binin üzerinde zarif takı parçası ve antik atölye kalıntılarıyla bizlere buranın bir zamanlar Demir Çağı Avrupa’sının kıvılcımlarının uçuştuğu bir merkezi olduğunu gösteriyor.
Bu zaman dilimi ve coğrafya ile ilişkilendirilen kültür olan “La Tène” dönemi Keltlerinin, bir yandan göçebe atalarının mirasını sürdürürken diğer yandan Yunan ve Akdeniz uygarlıklarıyla sıkı temas içinde oldukları tahmin edilmekte. Hradec Králové yerleşimindeki yapı kalıntıları, seramik atölyeleri ve kutsal alanlar, bu kültürün hem üretken hem de ritüel odaklı doğasını gösteren bulgular. Alanın ilginç sayılabilecek özelliklerinden birisi ise çeperinde bir savunma duvarı olmayışı ki bu da buranın savaştan ziyade bir ticaret merkezi oluşuna dair önemli bir bakış açısı sunuyor. Zanaatsal açıdan gelişmiş pek çok obje ve eşyaya rastlanan bu alan bölgedeki yaşam ve kültür hakkında birçok ipucu sağlıyor.
Fakat bu buluntular yalnızca ticarete ilişkin değil; aynı zamanda Erken Demir Çağı toplumlarının değer ve inanış sistemlerine dair birer kaynak kabul edilebilir özellikte. Altın ve gümüş, zenginlik haricinde pek çok anlam taşımış ve binlerce yıldır yüksek maddi değerleri dışında itibar ve inanç nesneleri veya materyalleri olarak kullanılmıştır. Bu Keltik alanda bulunan kemer tokalarındaki karmaşık işçilik, fibula veya giysi tokalarındaki stilize kıvrımlar, tıpkı Varna Nekropolü’ndeki altın cenotaflarda ve pek çok başka bölgede olduğu gibi, ölümü ve ötesini kutsayan bir sanatsal üslupla bezenmiş. Bu tip mezar süslemeleri, anıt mezar uygulamaları ve değerli madenlerden üretilmiş simgesel veya özel eşyaların mezarlara eşlik edişine pek çok kültürde tanıklık etmek mümkündür. Azerbaycan’da kısa süre önce keşfedilen bir “kurgan” tipi anıtsal savaşçı mezarında rastlanmış olan obsidyen, fildişi ve seramik objeler ya da Antik Mısır’da bir firavunun mezarına ona yardımcı olması için konulan altın eşyalar ve çıkmaz kapı ikonları bunlara verilebilecek örnekler arasında.
Bugün Çek arkeologlar ve uluslararası uzmanlar, karbon 14 tarihleme, izotop analizleri ve mikromorfolojik toprak incelemeleriyle bu yerleşimin etkileşimde olduğu tahmin edilen Kehribar Yolu ve diğer ticaret rotalarını, besin kaynaklarını ve daha birçok gizemi çözmeye çalışıyor. Ortaya çıkacak sonuçlar, Antik Avrupa’yı birbirine bağlayan dinamik bir etkileşim ağındaki boşlukları doldurabilir ve La Tène kültürünün gerçek kapsamını anlamamıza yardımcı olabilir.