Geçtiğimiz sezon deplasmanlarda istediği sonuçları alamayan Göztepe, bu sezon aynı sahnede adeta rolünü yeniden yazıyor. Ligin ilk iki deplasmanından da galibiyetle dönen Sarı- Kırmızılılar, son olarak Fatih Karagümrük’ü 2-0’la geçti.
Maçın havası
Maç, pozisyon açısından çok zengin değildi. İlk yarı dengeli, ikinci yarı ise Karagümrük’ün topa daha fazla sahip olduğu ama işin sonucunu belirleyemediği bir oyun vardı. Buna karşılık Göztepe hızlı hücumlarla çok daha tehlikeli göründü. Futbol bazen topa kimin daha çok sahip olduğu değil, topu nasıl kullandığınla ölçülüyor. Bu maç da bunun ders kitabı örneğiydi. Konuk takım topa çok daha az sahip olsa da toplam şutta ve isabetli şutta fark attı.
Beni en çok rahatsız eden detaylardan biri ise bazı futbolcuların mücadele etmek yerine faulle rakibini durdurmayı tercih etmesiydi. Sahada gelişmek isteyen oyuncu, topa odaklanır; faulle işi kolaylaştıran oyuncu ise sadece maçı değil, kendi kariyerini de kısaltır.
Karagümrük’ün kaybolan kimliği
Geçen hafta Galatasaray karşısında sahaya nasıl coşkulu çıktıklarını hepimiz gördük veya duyduk. Mağlubiyetlerini kırmızı karta bağlayanlar çoktu. Ama işte futbolun cilvesi; her maç ayrı bir hikâye. Bu hafta o Karagümrük sahada yoktu.
Topa sahip oldular, pas yaptılar ama kaleye gidemeyince bütün çabaları boşa çıktı. En çok da pasla çıkma ısrarları dikkatimi çekti. Oyuncular birbirine uzak, baskıya dayanıksız, sürekli top kaptıran bir düzen. Hadi bunu bir kere denedin olmadı, ikincide de olmadı; bari üçüncüde aklın başına gelsin dersin ama hayır, aynı ısrar devam etti. Sanırım bunu başarana kadar ısrarla devam edecekler.
Bir de kornerde yaşadıkları pozisyon vardı ki futbol dersi niteliğinde; altı oyuncu öne koşuyor, top arkada bomboş bölgeye düşüyor. Buna çalışmazsan ligde kalıcı olman zor.
Göztepe’nin sırrı
Göztepe ise bildiğimiz Göztepe. Ama artık daha olgun, daha planlı. Rakibin ataklarını başlamadan bitirdiler. Çok koştular, geri döndüler, alanı daralttılar. Özellikle Karagümrük’ün pasla çıkma ısrarı, Göztepe’nin iştahını daha da kabarttı. Sanki rakip, kendi elleriyle fırsat sundu.
Kaleci Mateusz Lis’e bu sefer de fazla iş düşmedi. Yine de ceza alanının dışına çıktığı iki pozisyonda kalpleri biraz ağza getirdi. Biri kısa vuruşla rakibin önüne top bırakması, diğeri baskı altındaki arkadaşının daha yakın olmasını hesaplayamadan geri pası atma seçeneğini ortadan kaldırması. Neyse ki sonuç olumsuz olmadı ama bu hataları tekrar etmemesi lazım.
Arda Okan Kurtulan’a ayrı parantez açmak gerek. Kanatta başlamasına rağmen sahada basmadık yer bırakmadı. Sadece genç değil, aynı zamanda sorumluluk almayı bilen bir oyuncu görüntüsü verdi.
Anthony Dennis yıllardır orta sahada yalnız savaşırdı. Şimdi yanında koşan, yükünü paylaşan arkadaşları var. Bu sezon çok daha rahat. Fakat o basit fauller ve yanlış tercihler hâlâ eski alışkanlığı. Bir hızlı hücumda solunda bomboş iki arkadaşı varken onları görmeyip kaleyi düşünmesi, olası golün önüne geçti.
Takım fizik gücüyle ayakta kalırken Mohammed Amin Cherni biraz ayrışıyor. İkili mücadelelere pek girmiyor. Sakin ve tekniği öne çıkaran futbol oynamaya çalışıyor. Ancak zaman zaman iyi işler yapsa da bunda da tam anlamıyla başarılı olamıyor.
Tribünden yükselen ses
Dost kulüplerden Karşıyaka ile Karagümrük arasındaki bağ sayesinde, İstanbul’daki Karşıyakalıların da tribünde yer aldıkları oluyor. Bir ara “Kaf Sin Kaf” sesleri statta yankılandı.