Kabul edelim, artık her haber bülteninde, her sosyal medya akışında bir şekilde karşımıza çıkıyor: kuraklık, sel, orman yangını, hava kirliliği… Hepsi aynı şeyi söylüyor aslında: İklim krizi kapıda değil, içeride. Ama işte o klasik soru geliyor hemen ardından: “Ben ne yapabilirim ki tek başıma?”
İlk bakışta bu çok doğal bir tepki. Çünkü koca koca fabrikalar dururken, devasa uçaklar havada cirit atarken, “ben poşet kullanmasam ne olacak?” diye düşünüyoruz. Ama işin aslı pek de öyle değil.
Biraz rakamlarla konuşalım mı?
Dünyadaki karbon salımının yaklaşık % 72’si enerji tüketiminden kaynaklanıyor ve bunun büyük bir kısmı bireysel tüketimle bağlantılı: ev ısıtması, elektrik kullanımı, ulaşım... Yani biz aslında pek çok konuda doğrudan etkiliyiz. Hatta yapılan araştırmalara göre, bir bireyin karbon ayak izini % 40’a kadar azaltması mümkün.
Mesela haftada sadece bir gün et yememek bile yılda yaklaşık 300 kilogramlık bir karbon salımını önleyebiliyor. Küçük bir tercih gibi görünüyor ama etkisi büyük. Termos taşımaya ne dersin? Her gün dışarıdan kahve alırken kullandığımız tek kullanımlık bardaklar yılda yüzlercesini buluyor. Oysa kendi termosunu kullanan biri yılda ortalama 150 bardaktan tasarruf etmiş oluyor. Hem çevreye katkı, hem de cebine.
Ulaşımda da durum benzer. Araba yerine bisiklet ya da toplu taşıma tercih edildiğinde yılda ortalama bir tonluk karbon salımı azaltılabiliyor. Bir ton! Az buz değil. Üstelik bu tercih sadece doğaya değil, insanın ruhuna da iyi geliyor. Daha az trafik, daha çok hareket, daha çok oksijen…
Evlerde tüketilen elektriğe gelirsek… Türkiye’de ortalama bir hanenin yıllık tüketimi yaklaşık 2300 kilovatsaat. Enerji tasarruflu ampuller, A+++ beyaz eşyalar gibi basit tercihlerle bu tüketimi yüzde 30’a kadar azaltmak mümkün. Yani hem doğa nefes alıyor hem de fatura kabarmıyor.
Pekii yeterli mi? Hayır.
Ama etkili mi? Kesinlikle evet. Çünkü bireysel çabalar sadece sayıları değiştirmiyor, aynı zamanda bir bilinç dalgası oluşturuyor. Sen geri dönüşüm yaptığında komşun görüyor, sen pazar çantanı yanına aldığında arkadaşın etkileniyor. Bu işler biraz da bulaşıcı. “Ben ne yapabilirim ki?” yerini “Benimle başlasın”a bıraktığında bir şeyler gerçekten değişiyor.
Tabii ki, bireysel çözümlerle dünyayı bir gecede kurtaramayız. Ama hiç yapmamakla bir yerden başlamak arasında uçurum var. Unutma, gezegenin sonu gelirse, VIP çıkışı yok.
O yüzden ne yapalım biliyor musunuz? Bugün fişi çek, ışığı kapat, fazladan aldığın kıyafeti alma. Bir tohum dik, bir termos al, bir arkadaşını bu konuda darlamaya başla. Küçük ama samimi adımlar at. Çünkü bu dünya hepimizin evi. Hem zaten, temizlik de evden başlamaz mı?