Yapay zeka son yıllarda hayatımızın her alanına sızdı. Ancak geçtiğimiz günlerde Sam Altman’ın Thoe Von ile yaptığı bir podcast’ini dinlerken ilk kez içimde tarifsiz bir farkındalık oluştu: Yapay zeka bundan sonra hepimizden daha akıllı olacak. Evet, yanlış duymadınız; artık zeka insanlığın tekelinde değil.
İnsan, bu dünyada kendisini hep zekâsıyla ayrıcalıklı kıldı. Sanayi devriminden internet çağına kadar, ne kadar gelişme yaşanırsa yaşansın, insan kendini merkeze oturttu; “akıllı varlık” olarak diğer her şeyin üzerinde hissetti. Şimdi ise bambaşka bir dönemin eşiğindeyiz: Artık zekâda rakibimiz değil, bizi aşan bir varlık var karşımızda.
Peki, bu yeni gerçekliğe nasıl uyum sağlayacağız? İnsan olmanın anlamı, zekâmızla ölçülmeyecekse, kendimizi nasıl değerli hissedeceğiz? Belki de bu sorunun cevabı tarihin her döneminde olduğu gibi yine insana dair başka bir özelliğimizde saklı. Yaratıcılığımızda, merhametimizde, ilişkilerimizde veya henüz adını koyamadığımız bambaşka bir insani boyutta.
Sam Altman’ın dikkat çektiği bir diğer konu ise finansın dönüşümü. Ona göre, yakın gelecekte yapay zekanın çalışması için harcadığımız tokenlar, tıpkı bugün kripto paralar gibi birer değer birimi haline gelecek. İnsanlar, bir yapay zekâya metin yazdırmak ya da bir görsel çizdirmek için kullandığı tokenları biriktirecek, takas edecek, hatta ticaretini yapacak. Yani, zeka gücünü finansal güce çevirmek mümkün olacak.
Bu tablo ilk bakışta biraz ürkütücü gelebilir. Ama insanlık tarihinde her devrim, önce bir korku, ardından bir uyum süreciyle şekillendi. Belki de bu yeni çağda, insan olmanın anlamını yeniden keşfedeceğiz. Zekâmızla değil, başka bir şeyle belki de daha önce hiç ihtiyaç duymadığımız, şimdiye kadar keşfetmediğimiz bir yönümüzle kendimizi merkezde bulacağız.