Dünyanın veriyle, yapay zekâ ile, algoritmalarla yeniden kurulduğu bir çağda yaşıyoruz. Hani bir zamanlar Hollywood filmlerinde, göğe yükselen kuleler, yerin altında gizli laboratuvarlar olurdu ya… İşte bugün bunların gerçekleri kuruluyor: Adı da “Stargate”.
Eğer bu ismi duyunca aklınıza uzaylılar, yıldız geçitleri, fantastik maceralar geliyorsa, çok da yanılmış sayılmazsınız. Çünkü teknoloji devleri OpenAI, Oracle, SoftBank ve MGX bundan çok daha fazlasını vaat ediyor: 500 milyar dolarlık bir yapay zekâ altyapı devrimi.
Stargate projesi, yalnızca bir veri merkezi değil. Adeta yeni bir dijital çağın temel taşı. Texas’ın ıssız ovalarında yükselen, 4.5 gigawatt’lık devasa sunucu tarlalarını düşünün… Her biri milyonlarca insanın hayatını değiştirecek kadar güçlü. Daha şimdiden 400.000 adet Nvidia GB200 GPU, yüz binlerce işlemci, kilometrelerce fiber optik kablo. Ve tüm bu altyapı, bugün kullandığımız yapay zekâ sistemlerinin—belki de yarının bilinçli makinelerinin—beyni olacak.
Dahası, bu dijital devrim ABD sınırlarını da aşacak. Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurulan yeni “Stargate” kampüsü, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan yeni bir dijital ipek yolu inşa edecek.
Peki, böylesi bir altyapı ne için? En basit haliyle, daha akıllı yapay zekâ, daha hızlı bilgi işleme, daha büyük veriler, daha karmaşık analizler için… Ama işin özü çok daha derin:
Stargate gibi projeler, önümüzdeki on yılda küresel gücün tanımını değiştirecek. Sanayi Devrimi’nde buharlı makineler neyse, bugün için dev veri merkezleri ve yapay zekâ odur.
Ancak işin sadece teknolojik boyutu yok. Çevreye etkisi, enerji tüketimi, yerel ekonomiye etkileri ve “bütün bu veri kimin elinde olacak?” sorusu da hayli düşündürücü. Texas’ta su kaynaklarının ve elektrik altyapısının baskı altında olacağı şimdiden belli. Sadece bir kampüs, orta ölçekli bir şehrin elektriğini tüketebilir!
Bir yanda “insanlığın ortak aklı” olabilecek bir teknoloji altyapısı. Diğer yanda, merkezileşen veri, enerji açlığı ve mahremiyet kaygısı… Stargate, her yönüyle bir dönüm noktası.
Belki on yıl sonra, bu yazıyı okuyanlar kendi yapay zekâ asistanlarına “Stargate’in önemi neydi?” diye soracak. Kim bilir, belki de o soruya cevap veren sistem, tam da bu projenin kalbinde eğitilmiş olacak.
Geleceğin kapıları açılıyor. Hepimiz, bu geçitten geçip geçmeyeceğimize kendimiz karar vereceğiz. Ama bir gerçek var ki, bu yolculuk çoktan başladı.