İki yıl önceki yazımda, “Can dostumu kaybettim” diyerek başlamış, yazması zor olan o acı haberi bu başlıkla duyurmuştum, dostum, kardeşim, arkadaşım dediğim Mehmet Çapman’ın ölüm haberini verirken. O’nu, doğum günü olan 7 Eylül’de toprağa vermiştik.
Şöyle dönüp ardıma bakıyorum, meslekte 52 yılı geride bırakıp 53 yıla varma aşamasındayım. Bu 53 yılın 29 yılı aşan bölümünü önce Mehmet Çapman, şimdi de imtiyaz sahibimiz Füsun Çapman yönetimindeki Yeni Bakış’ta Yazı İşleri Müdürü olarak övünçle bahsedebileceğim yıllar olarak geçirdim.
Yaşam ve ölüm hepimiz için. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölür. Bu bir doğa kanunu. Doğduk, büyüdük, yaşadık, yaşıyoruz ve bir gün öleceğiz. Bundan daha doğal bir şey yok. Kimi insan yaptıkları iyilik ve güzellikleri, kimi insan da kötülükleriyle ölümlerinden sonra anılırlar. İnsanız ve sonuçta hem iyilik ve güzelliklere, hem de doğamız gereği yanlışlara ve kötülüklere de açığız. Mehmet Çapman, yaptığı iyilik ve güzelliklerle ardından anılan insandır.
Bazı şeylerin, bazı kayıpların yerlerinin doldurulması çok zordur, çoğu kez mümkün değildir. Can dostum Mehmet Çapman’ın 2 yıl önce aramızdan ayrılışı o anlamda idi benim için.
Aramızdan ayrılışının ikinci yılı biterken Mehmet Çapman’ı şöyle bir anektodla anmak istiyorum:
Zaman zaman kişisel sohbetlerimizde üzerinde ikimizin de hemfikir olduğu bir konu vardı. Derdik ki, “Sen ölmeye gör, çabuk unutulursun”. Ancak bunun böyle olmadığını, unutulmadığını, unutulmayacağını buradan sana söylemek istiyorum.
Ve son tahlilde diyorum ki; Bizlere emanet gazeten Yeni Bakış’ı, imtiyaz sahibimiz Füsun Çapman yönetiminde hem yazılı medya, hem de dijital medya anlamında daha iyi bir yerlere getirmek adına koşulların elverdiği ve gerektirdiği ölçüde daha iyi bir yerlere getirmek adına emek ve çaba sarf ediyoruz.
Gazeten Yeni Bakış, hem yazılı medya hem de dijital medya anlamında yayınını başarıyla sürdürüyor. Işıklar içinde uyu canım kardeşim.