Bankalar, müşteri celbetmek için promosyon yarışına girdiler.

Bununla ilgili çok şey yazıldı çizildi. Yasal bir düzenleme vaktiyle yapılmadığı için de ödemeler aşamasında tam bir kaos yaşandığı ifade edildi.

Pek çok işletme, bankaların ödediği ve 25 bin liraya kadar yükselen promosyonu personeline ödemezken, “Bankayı tercih eden benim, çalışanım değil” diyor. Çalışan da aksini iddia ediyor, “Promosyon benim maaşım için veriliyor. Bunu ben hak ediyorum” diye kendini savunuyor.

Çoğu resmi kurum promosyonu çalışanına verirken belediyeler yarısını ödüyor, yarısını cebe indiriyor. Bu yüzden belediyeler, belli zamanlarda promosyon ihalesi açıyor. Bankalar bu ihaleye katılıyor, en yüksek promosyonu vadeden banka ihaleyi kazanmış oluyor.

Promosyonun yarısını kendi alan belediyeler için bu önemli bir katkı. En büyük ihalelerden biri geçen günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açıldı. Hemen tüm kamu bankaları ve özel bankaların temsilcileri kıyasıya bir pazarlık halinde bir birleriyle yarıştılar. İpi göğüsleyen de Yapı Kredi Bankası oldu. 34 bin çalışanı olduğu söylenen Büyükşehir Belediyesi’nde bu ihale ile hem belediyenin kasasına önemli bir miktarda para girdi, hem de banka, önemli bir müşteriyi portföyüne katmış oldu.

Ancak özel sektörde promosyonu kim alacak konusuna bir açıklık getirilmediği sürece sıkıntının devam edeceğini de bilelim.

Bindiği dalı kesmek

Hükümet, emeklinin maaşını da artık haczedebilecek. Bununla ilgili üst mahkemenin de onay kararı var.

Bu neden oluyor?

Durduk yere böyle bir karar niçin alınıyor?

Çünkü devlet, emeklinin maaşına dokunamıyor, başka haciz edecek bir şeyini de bulamayınca üzerine soğuk su içiyordu.

Milyarlarca liralık borçlara ahbap-çavuş muamelesi yapan devlet, emekliden kurtarabileceğiyle sözüm ona hazinesini dolduracak.

Emekli, zaten düşük maaş kıskacında. Bir de bu haciz konusu uygulanmaya başlarsa hepten çaresiz kalacak.

Bu ülkede 16 milyon emekli var. Aileleriyle birlikte 40 milyonu rahat bulurlar. Ama birlik olamıyorlar, yumruklarını aynı masaya vuramıyorlar. Örgütlenemiyorlar, güçlerini gösteremiyorlar, biat ediyorlar. Biat ederken ağlaşıyorlar ama bütün bunlar hiçbir işe yaramıyor.

Bunu çok iyi bilen hükümet de emeklinin gözünün yaşına bakmıyor.

Emeklinin olsa olsa kart borcu olur. O da en çok üç-beş bin liradır. Buna da göz dikildiğine göre vay ki vay!

Memleket Partisi ne olacak?

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, geçenlerde CHP Lideri Özgür Özel’le bir araya geldi ve bu partiye geçme kararını açıkladı.

İnce’nin böyle bir kararı alırken sadece il başkanlarına danışmış olması tabanda rahatsızlık yaratmış. 5 yıl MP Buca İlçe Başkanlığı yapan Nizamettin Kalkan, “İnce, 700 bin nüfusa sahip Buca’nın ilçe başkanına sormuyor. Bunu doğru bulmuyoruz. Keza partimizin kapanmasını istemiyoruz. Muharrem Bey, kendi kararını vermiş ve CHP rozetini takmış ama biz direneceğiz” diyor.

Bu direnmenin ne kadar süreceğini gerçekten merak ediyorum. Öte yandan Memleket Partisi’nin “kapanma" gündemli olağanüstü kurultayı da dün itibariyle başladı.