CHP’den İzmir’de birinci sıradan milletvekili Yüksel Taşkın, geçtiğimiz haftadan beri, nihayet*, milletvekili seçildiği kente teşrif ederek yerel seçim çalışmalarına katıldı. Parti devletini yöneten AK Parti’nin daha seçimin tarihi bile belli değilken İzmir’de çalışmalara başlamasının ardından 1, 0’dan evladır düsturuyla sahaya inen CHP’nin az sayıda vekillerinden biri olan Yüksel Taşkın, 14 Mayıs 2023 seçimi döneminde de bir takım özel görüşmelerini Çankaya’da alelade bir kafede yapmıştı. Tabii, birinci sıra adayını İzmirli tanımayınca gönül rahatlığıyla İzmir’in göbeğinde istediği kişilerle rahatlıkla görüşebilmiş, bir Allah’ın kulu beni zaten tanımıyor demişti. Bugün de çıkalım sokağa, sadece 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde birinci bölgede CHP’ye oy verenlere soralım, Yüksel Taşkın’ı ismen ve cismen bilen kişilerin yüzdesi kaç çıkar görelim. Nihayetinde İzmir vatandaşının vekili seçim çalışmalarına katılıyor fakat söyledikleri partisinin 14 Mayıs 2023’ten öncesinde neler yaşadığını bilmediğini de gösteriyor. Taşkın son olarak önceki günlerde Urla’da Selçuk Balkan’la birlikte yaptığı mini mitingde, “Urla’yı kayyum yönetimden kurtaracağız” dedi. Peki CHP birinci bölge birinci sıra milletvekili Yüksel Taşkın, Urla’da neden kayyum yönetim var, biliyor mu? Bilse alenen bu sözü söyler mi? Denilebilir ki, prompter vasıtasıyla hazır metin okumuyor… Yine de kendi bölgesi olan Urla’da bu denli bir gaf yapılır mı? Urla’yı kim, neden, nasıl, (ne belli) şekilde kaybetti, kim bunun hesabını verdi? Nasıl ki, Menemen’de CHP’den seçilen başkan tutuklandıktan sonra dönemin CHP İzmir yöneticileri siyasi kariyerlerini dahi bitirecek hata yapsa da bırak sadece milletvekilliği, parti sözcülüğü gibi herkese nasip olmayacak bir şekilde ödüllendirildiyse, muhakkak Urla’da yaşananların müsebbibi de herhangi bir sorun yaşamamıştır. Ancak günün sonunda kendi bölgesine hakim olmayan bir milletvekili bu söylediklerinin de hesabını mutlaka vermeyecektir.
LOGOSUZ ADAYDAN KULAKSIZ...
İzmir’de uzun zamandır ciddi bir bağımsız aday yarışı var. Kentin dört bir yanının bitki örtüsü haline gelen aday tanıtım pankartlarının bir kısmında parti logosu yer almıyor. Seçmen YSK üzerinden listeleri takip etmiyorsa bu pankartları görünce, eğer gönlü de ne hikmetse o adaya oy vermek isterse, adeta bir çocuk boyuna ulaşan seçim pusulasında sanırım bağımsız adaylar bölümünde o isimleri arayacaktır. Demokrasi şöleninde kendisi kurban olacağını farkedemeyen ve oy kullanmaya gidecek seçmen, uzun araştırmalar sonucu adayını bularak mührü de pusulanın tam kalbine vurmak için birtakım parabolik ve trigonometrik hesaplar yaparken epey bir zaman geçeceği için sınıfların önünde uzun kuyruklar oluşabilir, o sırada oy vermek için yanıp tutuşan seçmen ilkokul ve lise günlerine dönerek hayalden hayale muhayyel zaman harcarken Einstein yine haklı çıkacak, akreple yelkovan arasındaki mütecaviz ilişki sözde cemaatlere henüz, umarım, inşallah sıçramadan oy verme saati bir anda bitebilir. İdeal bir kamu spotu olarak; lütfen oy kullanmaya aç gidiniz, ailecek kahvaltı saatinizi biraz ikindisel bir sürece bırakınız, çünkü oy kullanmak kan vermeye benzer…
*: ironi içermektedir, her siyasi parti istediğini yapmakta özgürdür, sonucunu sandıkta görecektir.