Bizim çocukluk yıllarımızda Yavrukurt diye bir uygulama vardı. İlkokulda 7-11 yaş arası çocuklar, Yavrukurt olmaya özendirilir ve Yavrukurt türesine uygun biçimde yetiştirilirlerdi.
Bir de yeminleri vardı Yavrukurtların:
“Tanrıya ve vatanıma karşı vazifelerimi yerine getireceğime, Yavrukurt türesini sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine ant içerim”
İlk kez 1910’lu yıllarda başlayan böyle bir akım, Cumhuriyet’ten sonra bağımsız olmaktan çıkarıldı ve Yavrukurtlar devletin himayesine girdi. Nitekim bu yemin metninin Ulu Önder Atatürk tarafından revize edildiği söylenir.
Yavrukurtlar, her gün bir iyilik yaparlar ve asla bıkmazlar, usanmazlar, isyan etmezler, öfkelenmezler, kavga etmezler, küsmezler.
Yani bütün iyi vasıflara sahip olarak yetiştirilirler.
Peki, bugün çevrenizde hiç Yavrukurt görüyor musunuz?
O haki elbiseli, eşarplı minik çocukların gülen gözleriyle etrafa pozitif enerji saçtığına tanık oluyor musunuz?
Ne oldu Yavrukurtlara?
Ne oldu o ilkeli eğitime?
Ben cevabını bilemiyorum. Kampları varmış. Yavrukurt defterleri varmış. Onları da görmedim.
Böyle bir zenginliğe sahip çıkılmaması kabul edilebilir gibi değil.
Meclislerde muhalefet olmak
Belediye meclislerinde ya da Büyük Millet Meclisi’nde muhalefete mensupsanız, ağzınızla kuş tutsanız, allame-i cihan olsanız size üretkenlik fırsatı tanımazlar.
Ülkeyi, kenti, refaha, huzura kavuşturacak tartışmasız teklifleriniz bile ‘tu kaka’ sayılır, kıymeti-i harbiyesi olmaz.
Demokrasinin tartışılan bir noktası da budur.
Demokrasiyi eleştirenler, fırsat eşitliği olmayışından yakınırlar ve haklıdırlar da.
“İnat”, “hizmet” mefhumundan öne geçer ve size kapı açılmaz.
Meclislerde muhalefet olmanın görev süresince “boş muhabbet” kıvamında geçmesi, aslında kentler için de, ülke için de göz göre yaşanan büyük bir kayıptır.
Siyasi olgunlukla bu ego yenilebilse bu ülkeye neler yapılmaz ki.
Muhalif görüşe saygı duymakla ne güzellikler yaşanmaz ki...
Kemale ermiş Batı ülkelerinde böyle örnekler göremezsiniz. Ülke yararı neyse o öne geçer ve bu yarara hizmet eden ister iktidar, ister muhalefet olsun saygı görür.
Demokrasi, hala ehveni şer bir yönetim tarzı olarak dünyada kabul görmüş durumda. Bu pürüzler kaldırılabilse demokrasi tadına doyum olmaz bir hale gelir ama nasıl ve ne zaman?
Bilinmez.
Dayak tarihe karışmalı
Bizim kuşağın okul ve askerlik anılarında dayağa özel bir önem verilir.
Okulda “Eti senin, kemiği benim“ diye emanet edildiğimiz öğretmenlerin bir araya getirdiğimiz parmaklarımıza cetvelle vurması, Çin işkencesinin yanında sıfır kalır.
Bütün bunlar, özellikle askerlik döneminde yaşanan o talihsizlikler, 1980’li yıllardan sonra sonlandırıldı. Dayak, askerlikte de, okulda da yasaklandı.
Bunun ne ölçüde uygulandığına dair bir görüş sunmam mümkün değil.
Çünkü aksi örnekler her gün ekranlara taşınıyor ve eleştiriliyor.
Ortada duracak olursak, birincisi dayağı hak edenler, ikincisi, dayağı haksız yere atanlar.
Bu çözülse, sorun da çözülmüş olacak.