Okuma seçimlerim de en sevdiğim kitap türlerinden biri de biyografilerdir. Bazen eğlendirici, bazen de bilgilendirici olabiliyorlar. Kitapları esas olarak hem işim, hem de iş dışındaki hayatım için ilham kaynağı olarak kullanıyorum, böylelikle ilham veren liderler hakkında bilgi edinmenin liderlik yeteneklerimi geliştirmeme yardımcı olabileceğine inanıyorum. Son zamanlarda liderlik becerilerimi daha farklı bir boyuta taşıma arayışımın bazı liderlik yeteneklerimi geliştirdiğini düşünüyorum. Bir değişiklik yapmak, harekete geçmeyi ve çok çalışmayı gerektirir. En ilham verici liderler olarak kabul edilen ve fikirlerini uygulamaya koyabilmeyi umut eden insanlar hakkında mümkün olduğunca çok şey öğreniyorum. Karşılaştığım en ilham verici liderlerden on iki farklı görüşü bu yazımızın konusu: 1. Duygusal zekanın gücü Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı hakkında diğer tüm başkanlardan daha fazla biyografi yazılmıştır. Abraham Lincoln hakkındaki bu gerçek, o kadar da şok edici olmamalı. Indiana vahşi doğasında kendi kendini yetiştirmiş bir çocuktan başkanlık yoluna uzanan ilginç bir yaşam. Lincoln, değerleri, ısrarı ve karar verme yeteneği sayesinde ülkeyi iç savaştan çıkarmayı başardı. Tarihçi Doris Kearns Goodwin, HBR’ye Lincoln’ü istisnai bir lider yapan şeyin güçlü bir EI’ye (duygusal zeka) sahip olması olduğunu söylemişti. “Lincoln’ün sahip olduğu olağanüstü miktarda duygusal zekaydı. Böylelikle hatalarını kabul edebildi ve hatalarından kayda değer ölçüde dersler çıkardı.” “Lincoln geçmişteki acıları geride bırakmaya özen gösterdi ve asla yaraların iltihaplanmasına izin vermedi. Lincoln’ün birini affedememesine dair bulabildiğim ender örnek, babasıydı.” Goodwin, Lincoln’ün ölürken babasını hiç ziyaret etmediğini anlatıyor. Bu duruş, bir tür öfkeden vazgeçemediğini gösterebilir. Belki de ziyaret etmeme eylemi, bu bireyin etrafında hissettiği üzüntüydü. Muhtemelen Lincoln’ün babası zalim bir adamdı ve Lincoln kendini tekrar o günlerin sıkıntısına sokmak istememiş olabilir. Koşulları bilmiyoruz ve eylemleri hakkında herhangi bir fikir birliğine varmak zor olurdu. Başkanın her zaman şiddetli bir öğrenme arzusu vardı ve babası ona sürekli olarak bunun “tembellik işareti” olduğunu söylerdi. 2. Tüm olası seçenekleri değerlendirin Fransız imparatoru Napolyon Bonapart, tüm zamanların en yetenekli askeri liderlerinden biri olarak gösterilir. Bu bahşedilen unvanın nedenlerinden biri, savaşa girmeden önce tüm riskleri göz önünde bulundurmasıdır. Toby Rogers, Napoleon ile ilgili Medium yazısında şöyle diyor: “Derin bir bilge, düşmanla çarpışmayı seçmeden önce, çabalarının iyi ve kötü tüm olası sonuçlarını düşünür.” Bonaparte önce kendi zihnindeki tüm kötü senaryolara hazırlanırdı, bu yüzden ne olursa olsun kesinlikle hazır olurdu. Rogers, “Bu, herhangi bir iş liderinin uygulayabileceği bir yaklaşım” diye ekliyor. “Yeni bir şey yapmadan önce, her konuda ekiple birlikte düşünme ve vakit geçirmek konuya daha farklı yaklaşımlar sunmasına olanak sağlardı” diyor. 3. Liderler fedakarlık yapmalı ve korkularını yenmelidir “Cesaretin korkunun yokluğu değil, onun üzerindeki zafer olduğunu öğrendim. Cesur adam korkmayan değil, bu korkuyu yenendir.“ — Nelson Mandela. Ayrıca sabrı ve vizyonerliği ile tanınan Nelson Mandela (en ilham verici lider) Güney Afrika’da demokratik olarak seçilen ilk başkandı. Mandela inandıkları için fedakarlık yapmaya istekliydi ve eylemlerinin sonuçlarından korkmuyordu. Mandela gibi büyük liderler hedeflerine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaklardır. Yol boyunca, bu cesur liderler kendilerini sorumlu tutar ve sonuçların sorumluluğunu alırlar. 4. Hayallerinize inanın Eleanor Roosevelt sadece 32. başkan Franklin Delano Roosevelt’in karısı değildi. Onun en başarılı First Lady olduğu düşünülebilir. Eleanor Roosevelt, kadın ve Afrikalı-Amerikalıların hakları için önde gelen bir aktivistti. Günlük bir gazete köşesi yazan ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin hazırlanmasına yardımcı olan ilk First Lady oldu. 1999'da Time’ın onu 20. yüzyılın en etkili insanlarından biri olarak adlandırması bu yüzden şaşırtıcı değil. Roosevelt büyük düşünmeye istekli olmasaydı, Time tarafından etkili bir kişi olarak adlandırılma onuru mümkün olmayabilirdi. Kendisinin dediği gibi, “Gelecek, hayallerinin güzelliğine inananlarındır.”