İş yaşamında, çalışma süremizi daha verimli kullanmak adına, fiziksel, zihinsel, mesleki ve zamansal sınırlar çizmenin tekniklerini anlattığım yazımın ikinci bölümünü sunuyorum.

4. Sınırlarınızı belli edin

Sınırlarınızı iş arkadaşlarınıza ve hatta ailenize açıkça iletin. Ancak, aynı anda çok fazla sınır koymaktan kaçının. Bunun yerine, sınırları belirleme pratiği yaparken, örneğin nerede çizgi çekeceğinizi ve bunu nasıl uygulayacağınızı bilerek, her seferinde tek bir konuya odaklanın. Ve bu süreçte, neyin işe yaradığının farkında olun, neyin yaramadığını değiştirin ve devam edin.

Örnekler şunlardır;

  • Ekibinizin her gün ne zaman işten ayrıldığınızı bildiğinden emin olun.
  • Acil bir durum olmadığı sürece mesai saatleri dışında e-postalara veya aramalara cevap vermeyeceğinizi mutlaka belirtin.
  • Ekibinize acil durumun ne olduğunu açıklayın.
  • E-posta imzanızda e-postalara yalnızca belirli saatler arasında cevap vereceğinizi açıkça belirtin.
  • Uygun iş yeri konuşmalarının neler olduğunu, örneğin ofis dedikodularına karşı bir kural koymak gibi, bildirin.

Ya bir sınır ihlal edilirse? Çekinmeyin. Konuşun.

Yanıtınızda, kendinizi, potansiyel olarak ekibinizi ve şirketinizi desteklemek için sınırlarınızı nasıl korumayı planladığınızı açıklayın. İdeal olarak, bunu ihlalden hemen sonra yapmak en iyisidir, böylece dokunaklılığını korur ve ihlal eden kişi bunun önemini anlar.

Ayrıca, sınırlarınıza saygı duyulmadığını düşünüyorsanız, bu konuyu başkalarıyla tartışırken şefkatli olun. İnsanlar muhtemelen davranışlarının sizi nasıl etkilediğinin farkında değildir. Ve bir çizgiyi aştıklarını duymaktan memnun olabilirler. Sonuç olarak, aynı hatayı tekrar yapmaktan kaçınabilirler.

5. Sınırların aşılmasına karşı bir yanıt planlayın

Klinik sosyal hizmet uzmanı, psikoterapist ve yazar Linda Esposito, PsychCentral’a yaptığı açıklamada, “Bu benim için işe yaramıyor” ifadesinin sınır koyma konusunda uzun ve kısa bir mesaj olduğunu söyledi.

“Bu benim için işe yaramıyor” demek, sınırlarınızın ihlal edilebileceğini fark etmenizi sağlar ve alternatif seçenekleri değerlendirme fırsatı sunar.

Ayrıca, sınırları aşan bir planla hazırlıksız yakalanmaktan da kaçınabilirsiniz. Anında tepki vermeniz, iş arkadaşınızın böyle bir durumda bir sınırın aşıldığını anlamasını sağlar. Ancak bu, konuyu daha detaylı düşünmeniz gerektiğinde size zaman da kazandırır.

Ayrıca, birçok iş yerinin kendi uyuşmazlık çözme sistemleri vardır. Şirketinizin politikasını anlamak, uygunsuz bir durum ortaya çıktığında daha hızlı hareket etmenize yardımcı olabilir.

6. “Hayır” deme sanatını uygulayın

Damon Zahariades, “HAYIR Deme Sanatı” adlı kitabında, “Öğrendiğim en değerli derslerden biri, hiç kimsenin zamanımı benim kadar dikkatli bir şekilde koruyamayacağı veya ihtiyaçlarımı benim kadar dikkatli bir şekilde önceliklendiremeyeceğidir” diye yazmış. “Bu anlaşılabilir bir durum. Çoğu insan kişisel çıkarları doğrultusunda hareket eder; doğal olarak kendi önceliklerini başkalarının önceliklerinin önüne koyarlar,” diyor Zahariades. “Ancak bu, her birimizin kişisel ihtiyaçlarımızın karşılandığından emin olmaktan sorumlu olduğumuz anlamına geliyor.”

“Hayır” deme konusunda kendinizi daha rahat hissetmeniz için “hayır” demeniz gereken şeyleri belirleyin. Bazı öneriler, devredilebilecek veya dışarıdan yaptırılabilecek görevler, sağlıksız alışkanlıklar veya vizyonunuzla uyuşmayan eylemler olabilir.

Buradan hareketle; “hayır” deme sanatını uygulayabilirsiniz;

  • İstekleri reddettiğinizde suçluluk veya utanç duymamanız gerektiğini fark edin.
  • “Hayır”larınızı önceden planlayın, örneğin “Çarşambaları Toplantı Yok” gibi.
  • Düşük riskli durumlarla küçükten başlayın, örneğin bir restoranda tatlı yemeyi reddedin.
  • Taahhütte bulunmadan önce takviminizi gözden geçirin.

7. Mola ve izinleri planlayın

Araştırmalar, suçluluk ve kaygı hissinin insanların işte mola vermesini engellediğini gösteriyor. Ancak molalar aynı zamanda son derece önemlidir.

Molalar, iş stresinden kurtulmanıza fırsat tanır. Bu da gün boyunca daha iyi performans göstermenize ve daha enerjik olmanıza yardımcı olur.

Ne sıklıkla mola vermelisiniz? Bu, sirkadiyen ritminize veya iş yeri politikasının ne söylediğine bağlıdır. Ancak genel olarak, 52 dakikalık çalışmadan sonra 17 dakikalık bir mola vermeniz önerilir.

Benzer şekilde, tatil zamanınızı da değerlendirin. Araştırmalar tatillerin stresi, kaygıyı ve kalp hastalıklarını azalttığını gösteriyor. Ayrıca, tatiller yaşam memnuniyetini ve üretkenliği artırıyor.

8. Gücü kapatın

Günlük işiniz bittiğinde fişi çektiğinizden emin olun. Sonuçta, sağlıklı bir iş-yaşam dengesi sağlamak sizin de kararlı olmanızı gerektirir. Peki, bu tam olarak neyi gerektirir?

Tıpkı en önemli iş görevlerinize odaklanmanız gibi, mesai saatleri dışında da orada olmanız gerekir. Örneğin, ailenizle akşam yemeği yiyorsanız, işle ilgili mesajlara cevap vermiyorsunuz demektir.

Mümkünse, şirket tarafından verilen cihazları kullanmayın. Örneğin, şirket tarafından verilen ve gerekli olmayan bir telefonu kontrol etmek için daha az zaman harcarsınız.

Bu stratejiyi işte de kullanabilirsiniz. Enerjinizin ve dikkatinizin tamamını bir işe vermeniz gerekiyorsa telefonunuzu kapatın. Bu, dikkatinizin dağılmasını engellemekle kalmaz, aynı zamanda ulaşılamaz olmak, başkalarının sınırlarınızı ihlal etmesini de engeller.

Peki ya tamamen kapatamıyorsanız? En azından dizüstü bilgisayarınızdaki veya telefonunuzdaki bildirimleri sessize alabilirsiniz.

9. Kapsam sağlayın veya alternatifler sunun

Bir müşteriyle son dakika görüşme talebi gibi bir durum ortaya çıktığında ne olur? “Hayır, üzgünüm, o saatte sizinle görüşemem” demek yerine alternatif bir öneri sunun. Örneğin, “O saatte toplantıya katılmıyorum, ama X beyin/hanımın tarzı benimkine çok benziyor ve benim yerime çok iyi uyum sağlayabilir. Alternatif olarak, müşteri de buna açıksa, başka bir zamanda görüşmeyi ayarlayabiliriz.” diyebilirsiniz.

10. Sınır ihlallerine karşı hazırlıklı olun

Birisi bir noktada kaçınılmaz olarak sınırlarınızı ihlal edecektir. Bir sınırın aşıldığını gözünüzde canlandırıp, ardından hangi adımları atacağınıza karar vererek buna hazırlıklı olabilirsiniz.

Örneğin, Cumartesi günü yapılacak bir toplantıda acil bir toplantı veya acilen yapılması gereken bir görev isteyen bir e-posta aldığınızı varsayalım. Tepkinizi planlayın ve uygulayın. Hemen yanıt vermeyi mi planlıyorsunuz? Yoksa Pazartesiye kadar mı bekleyeceksiniz? Sınırlarınızı hatırlatacak mısınız? Ve önerebileceğiniz alternatifler var mı?

Bu sorulara cevap vererek, bir oyun planınız olduğunda duygularınızın sizi yönlendirmesini önleyebilirsiniz.