Evrensel bir düalite ve denge anlayışını temel alan Hermetik geleneğin, çağlar boyunca gök ile yeryüzü ve makro ile mikro arasında dolaşan pek çok düşünceyi etkilemiş olduğundan bahsedebiliriz. Kopernik göğü sadeleştirirken, Kepler gezegenleri müziğe benzetti; İbn Sina’dan Galilei’ye uzanan çizgi, doğanın yalın ama bir o kadar da gizemli korosunu daha rahat kavramamızı sağlayan matematiksel anlayışımızı ilerletti ve matematik dilimizi geliştirdi. Bugün bu dil hala, zarafet ve ahengini bırakmaksızın, bir grup kertenkelenin bedeni gibi beklenmedik yerlerde karşımıza çıkabiliyor.
Avustralya’nın Queensland Üniversitesi’nden bir ekibin geliştirdiği model, finansal portföy kavramını biyolojiye aktaran bir yaklaşımı baz alıyor: Hisse senetlerinin birlikte dalgalanmasını inceleyen kovaryans mantığı, bu kez canlıların özelliklerinin birlikte nasıl evrildiğini anlamak için kullanıldı. “Anolis” cinsi kertenkelelerin içindeki yedi türde, bacak kemiği uzunluğu, çene boyutu ve baş genişliği gibi sekiz özellik ayrı ayrı değil, aralarındaki ilişki ve eş-değişim örüntüleri dikkate alınarak analiz ediliyor. Bu yaklaşım, göreceli olarak kısa zaman ölçeklerinde gözlenen mikro evrimsel değişimlerin uzun zaman ölçeğindeki makro evrimsel örüntüleri nasıl etkilediğini aynı matematiksel çerçevede izlemeyi sağlıyor.
Araştırmada, özellikler arasındaki genetik kovaryansı temsil eden metrikleri modellemek için farklı yöntemlere başvuruldu. Böylece, yalnızca “ne kadar değişti?” sorusunu değil, “özellikler zaman içinde birlikte nasıl değiştiler?” sorusu da yanıtlanabilir hale geldi. Bu, doğanın mikro ayrıntıları ile makro motifleri arasındaki kadim bir içsel sezgiyi bilimsel ölçekte sergileyen bir çalışma olarak yorumlanabilir.
Disiplinler arası verimli iletişim, her şeyin dijitalleştirildiği, bilgisayar ve bilgisayar programlarının kapasitelerinin şaşırtıcı gelişmeler yaşamakta olduğu günümüzde oldukça değerli ve önem taşıyan bir kavram. Ekonomiden alınan bir formül, bugün biyolojide yeni bir ufuk açabiliyorsa, başka bilim dallarının topladığı veriler ve kullandığı özel metodlar ortaklaşa kullanılarak bizleri ileriye taşıyabilir. Örneğin, ağ kuramı sosyolojideki etkileşim ağlarını, oyun kuramı ekoloji/evrim biyolojisinde stratejik etkileşimleri, bilgi kuramı ise sinirbilimde nöral kodlamayı açıklamada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda kertenkelelerden öğrendiğimiz ders ise doğru açılardan bakıldığında parçaların birlikte hareketinin bizzat bütünü anlatabileceği olarak kabul edilebilir. İnsanlık zorlukları aştıkça ve zıt ölçekler arasında köprüler kurdukça, belki de düzeni kavramanın anahtarının bütüncül bir algıdan geldiği sonucu yadsınamaz hale gelecektir.