CHP Örgütü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki son grevde de, Karabağlar ve Buca’daki işi bırakma eylemlerinde de seyirci kalmayı tercih etti. Başkanların yanında yer almadı. Cemil Tugay’ın hakli sitemine bile kulak verilmedi.
Buca’da; sadece ilçe örgütü Görkem Duman’ın yanında idi. Eylemin bitmesine 24 saat kala Deniz Yücel’in ziyareti de hiçbir işe yaramadı.
Burada verilmek istenen bir mesaj var:
“Bizi bu işe karıştırırsanız karizmamız çizilebilir. Kendi meselenizi kendiniz çözün.”
Çünkü bir yanda tek başına belediye başkanı, diğer yanda; çoğu kendi partisine oy veren işçiler.
İzmir’de iki kez yaşanan tablo, CHP’nin belediyeleri sadece birer istihdam adresi olarak gördüğünü ortaya koydu. Çünkü belediyelerdeki pek çok üst düzey atamalar olsun, işçi alımları olsun, hep Genel Merkez’in dayatmasıyla gerçekleşiyor ve bu hep böyle.
Ancak ortaya bir başka tablo daha çıktı. Yalnız kalsalar da belediye başkanlarının üçü de bu yaşananlarda puan topladı. Çünkü arkasında partisi olmasa da halk vardı. Halkın moral veren desteği güce dönüştü ve sonrası malum.
CHP’nin yoğun gündemi arasında kaynayıp giden destek zafiyeti, küskünlüklere yol açmasın da…
Alengirli sevklere son verilsin
Allah gecinden versin ama, diyelim ki başınıza bir şey geldi ve kendinizi acil serviste buldunuz.
İlk müdahaleyi yaptılar. Sonra da, “Burada sizi tedavi edecek uzman hekim yok” dediler.
Bindirdiler ambulansa, istikamet en uygun yerdeki özel bir hastane.
Tedaviniz burada yapıldı. Siz zannediyorsunuz ki, “Madem buraya sevk edildim, benden para almazlar.”
Öyle olmuyor. Sonunda size yüklü bir fatura uzatılıyor.
Kendinize geldiğinizde hastanenin, hani o sahipleri açısından çok tartışılan hastanelerden biri olduğunu öğreniyorsunuz.
Sonra da ister istemez soruyorsunuz:
“İyi de beni buraya sevk ederken fikrimi almadınız ki? Param var mı, yok mu, sormadınız ki”
Karşınızdakiler bu söylediklerinizi duymuyor bile. Borçlusunuz artık. Size bu borcu bir şekilde ödettirecekler. Çaresiz kalıyorsunuz.
Ve ilk fırsatta şikayetçi oluyorsunuz.
Bu şikayetler öyle çoğalmış olmalı ki, Sağlık Bakanlığı bu tür sevklerin durdurulması yönünde bir çalışma başlattı.
Ama hastane sahiplerinin gücü bu çalışmayı sonlandırmaya fırsat tanır mı, bilinmez.
Bu nasıl hesaplama böyle?
İstanbul Valiliği, umuma açık yerlerde müzik yayını yapanlara Kabahatler Kanunu’na dayanarak ceza uygulaması başlatmış.
Müzik yayını yapıp gürültü çıkaranlara 2 bin 847 lira, mekanlara da 21 bin 439 bin lira gibi küsuratlı cezalar kesilecek.
Bu tür küsuratlı rakamlar, genelde cezai işlemlerde çok kullanılıyor.
Neden düz hesap değil, neden kuruşuna kadar?
Adam, tartıştığı kişinin bir yumrukta burnunu kırmış, 3 bin 711 lira ceza yemiş.
Örnekler çok. Araç vizelerinde de böyle küsuratlı paralar tahsil ediliyor.
Bunun kıstası, yöntemi nedir, bir bilsek.