Gün geçmiyor ki doğamız gereği bilincimizi süsleyen kavramları çevresine yansıtmış bizlerin izleriyle karşılaşmayalım. Özellikle belirli yönlere bakacak şekilde ve kendine has birer düzenleri olsa da genellikle piramit benzeri, yukarı çıktıkça incelen, çoğunlukla büyük taşlardan oluşturulmuş yapılar arkeolojik alanlarda sıklıkla öne çıkan ögeler olmayı sürdürüyor. Bazen bulgulara bazen ise benzerliklere dayanarak büyük bölümünün mezar işlevi görmüş olduğu düşünülen bu tip yapılar dünyanın pek çok yerinde mevcut ve haritadaki yoğunlukları gittikçe artmakta. Orta Amerika’daki bir kral, Afrika’daki bir firavun veya Asya’daki önemli figürler için yapılmış bu tip mezarlar ve binalar hakkındaki pragmatik ve yaygın bir yaklaşım, yukarı doğru incelen veya materyal miktarı azalan yapıların, insanlar tarafından yapılan bir inşaat açısından en içgüdüsel ve stabil formlardan biri oluşu üzerine. Ancak belirli formların ve konumların daha derin anlamlar taşıdığına dair belirtiler yadsınamayacak kadar fazla olmakla beraber, ilişkisi olmamış ya da olduğu şu ana dek kanıtlanmamış kültürler arasında benzerlik gösteren sayısız motif ve yaklaşımın üzerine gölge düşürmek oldukça zor.

Bu tip yapılar söz konusu olduğunda akla gelmeyebilecek bölgelerden biri olan Polonya’da araştırmacıların “Polonya Piramitleri” olarak isimlendirdiği ve 5 bin 500 yıl öncesine tarihlenen gizemli yapılar bulundu. Keşiflerin yapıldığı bölgede karşılaşılan yapıların bazıları 200 metre civarı uzunluklarda ve daralan birer üçgen şeklindeki bu yapılar neredeyse 4 metre yüksekliğe ulaşıyor. Tarihlenmeleri bağlamında Stonehenge ve Mısır Piramitleri gibi şöhretli yapılardan daha eski olan bu yapılar, dikkat çekici derecede yüksek inşaatlar olmasalar da uzunluk, şekil, eskilik ve konumları gibi özellikleriyle dikkat çekiyor.

Ürettikleri çömlekler ve bazı diğer faktörlerden dolayı yerleşik hayata geçmiş olduğu öne sürülen, izlerine orta ve kuzey Avrupa’da rastlanan bir kültürün eserleri olduğu tahmin edilen bu yapılarda gömülen kişilerin, binaların doğu yönüne bakan girişlerine doğru dönük olacak şekilde yerleştirildikleri gözlemlendi. Polonya Piramitleri veya “Devlerin Yatakları” olarak anılan bu yapılardan ilki 2019 yılında keşfedilmişti ve aynı kültür ile ilişkilendirilmişti. Bu tip yapıların bulunduğu bölgelerdeki araştırma miktarının arttığı ve modern metotların kullanımının da yaygınlaştığı yönünde yapılan açıklamalar, yeni bulgulara erişme konusunda umut verici bir durumu ortaya koyuyor.

Arkeologlara göre bölgedeki yıpranmışlıklar veya eksiklik belirtileri olan noktalardaki megalitik taşlar, zamanla bölgedeki halk tarafından malzeme ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmış. Bu da bizlere tarihi bölgelerin sadece bizler için değil, bölgede yaşamış olan geçmiş diğer medeniyetler için de eski olduğunu ve çoğunlukla yıpratıldığını hatırlatan bir çıkarım sayılabilir. Tarihimizi daha iyi anlamaya giden yolda her keşif bizlere yeni bir bakış açısı sağlıyor ve bu engebeli yolda, toplu bilincimize bir destek oluyor.