Maddi ve manevi hayatımızın şekillenmesinde, düzene girmesinde, insanoğlunun hedefini bir düzene koymasına, hak yola doğru ilerlemesine, dünyaya anlam kazandırmada, ahiret hayatına da daha iyi hazırlanmada en temel sevgi Allah sevgisidir.
Nitekim imanımızın temelini, ibadetlerimizin makbul olmasını, ahlakımızın güzelleşmesini hep O’nun sevgisiyle gerçekleştiririz. Her şeyin özünde asıl olan Allah sevgisi, Resulullah sevgisidir.

Kur’an-ı Kerim’in ışığında Rabbimizin kimleri sevmediğini açıklayan ayetlerden yola çıkalım. Zira Allah, iman edip iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez.

“Allah’ın sana verdiği nimetlerden (Allah yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği, verdiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et, yardımda bulun. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama, bozgunculuk yapma. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.”

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”

Bir başka unutmamamız gereken husus ise şudur: Hz. Peygamber’e (s.a.s) uymak, onun beyan etmiş olduğu yolu takip etmek Yüce Rabbimizin sevgisini kazandırmaktadır. Peygambere itaat, Rabbimize itaattir. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

Seven sevdiğine itaat etmeli. Seven sevdiğine tabi olmalı. Seven sevdiğinin isteklerini yerine getirmeli, kaçının dediklerinden kaçınmalı. Seven sevdiğini razı etmeye çalışmalı. Sevilen Allah olunca O’nun isteklerini yerine getirmek, yasaklarından kaçmak en büyük vazifemiz olmalıdır.

“Ellerinizden kaçırdıklarınıza üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye…” açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen, böbürlenen, şımaran kimseleri sevmez.

Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayınız. Nimet, servet, başarı, makam gibi şeyler kişiyi gurura, kibire, şımarmaya sürüklememelidir. Çünkü Allah bu şekilde davrananları, şımaranları, “ne oldum” sevdasına kapılanları asla sevmez. “Ne oldum?” demeyeceksin, “Ne olacağım?” diye düşünmelisin. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen ve böbürlenen kimseleri sevmez.

Ayet, insanı kibirden, gururdan ve başkalarına tepeden bakmaktan sakındırır. Kibir, Kur’an’da en ağır günahlardan biri olarak geçer ve insanı hem insanların gözünde hem Allah katında değerini kaybettirir. “Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.”

İslâm; kardeşlik, birlik ve beraberlik dini iken, toplumda ikilik çıkaran, huzursuzluk ve bozgunculuk yapanlar hem insanlar nezdinde hem de Allah Teâlâ katında sevilmeyen insanlardandır. Allah bunları sevmez. “De ki: Allah’a ve Peygamber’e itaat edin! Eğer yüz çevirirlerse, şüphe yok ki Allah inkâr edenleri sevmez.”