“Yapay zekanın ürettiği kitapları satabiliriz.” Sözler, İngiltere’nin en prestijli yayın zinciri Waterstones’un CEO’su James Daunt’a ait. Bu haber, kitap severlerin sanki içinde yaşadıkları camdan fanusta bir çatırdamaya sebep oldu ve çıkan ses, spot ışıklarının bir süredir onlara çevrili olduğunu hatırlattı.
Frankenstein yapımından 2026’nın merakla beklenenleri arasında öne çıkan Uğultulu Tepeler’e kitaplardan uyarlanan filmler, Meg Ryan ve Tom Hanks’i buluşturan unutulmaz 90’lar klasiği You’ve Got Mail’dan bu yıl final yapan You dizisine kitapçılarda geçen senaryolar… Tesirlerini sinema ve televizyona yansıtarak ayakta kalmayı başarmış olan kitaplar yapay zeka yazarların tehdidiyle karşı karşıya olabilirler mi? Kağıt maliyetleriyle fiyatları artınca imdada teknoloji yetişmiş, Kindle gibi hafif ve taşınabilir elektronik okuma cihazları akılcı ve aynı zamanda çevreci bir alternatif olarak hayatımıza dahil olmuştu. Bu pratik çözüme rağmen kitap okuma oranları hızla düşmeye devam ediyor ve yeni bir fenomenin negatif etki alanı şu sıralar kitaplara kadar uzanıyor. Kadınların ilgisini çekmek adına duygusal ve duyarlı bir imaja bürünmek isteyen performatif erkekler, elinde matcha latte ile gezen, çantasında güneş kremi taşıyan ve şov amaçlı açıp kitap okuyan biri olarak resmediliyorlar. Son olarak New Yorker’da yayınlanan bir makaleye ve sıkça sosyal medyada mizahi meme’lere konu olan bu yeni nesil flörtöz karakterlerin, kitapların pek de iyi reklamını yaptıkları söylenemez. Ancak ayağa kalkıp ezbere bir şiir dizesi okumanın bir zamanlar ne kadar etkileyici bulunduğu düşünülürse, belki de emellerine ulaşacaklardır! Okura not: Eğer ki kendinizi sapyoseksüel olarak tanımlıyorsanız, metroda, parkta ya da bir kafede kitap okurken haberleri olmadan fotoğrafı çekilenlere göz atmak için Instagram’daki @HotDudesReading hesabına göz atın.
Yazarlar, yayınevleri ve kitapçılar direniyor, ve artık onlara şık isimler destek veriyor. Chanel, bibliyofil olmakla gurur duyan Karl Lagerfeld’in hatırasını 7L adlı kitapçıda yaşatırken geçtiğimiz ay Shanghai’da kurucusu Gabrielle Chanel’in adını taşıyan, çağdaş sanat ve tasarıma adanmış 1700 metrekarelik bir halk kütüphanesi açtı. Christian Dior’un yeni kreatif direktörü Jonathan Anderson ise ilk hazırladığı koleksiyonda Dracula, Madame Bovary ve Les Fleurs du Mal gibi klasikleri book tote model çantalarında başrole taşıdı. Prada, Amerikalı yazar Ottessa Moshfegh’e kısa öykülerden oluşan bir kitap hazırlatırken, J. Crew edebiyat buluşmalarına aracı oldu, reklam kampanyalarını kitapçılarda gerçekleştirdi. Tasarımcılar, onlara ilham ve yaşam kaynağı olanlara işte böyle sahip çıkıyorlar.
Kitap okumak aslında telefon, televizyon ya da elektronik bir cihaza bakmadan geçirilen, meditatif bir süreç olarak tanımlanabilir, dijitale karşı analogu tercih eden kitap okurlar içinse günümüzün asileri dahi denebilir. İşin doğrusu yapay zekanın ürettiği içerikler, henüz homosapiens bir yazarın işleriyle de yarışamıyorlar ve böylece insan hala düşünme becerisiyle hayvandan ve de robottan ayrılabiliyor. Eline yeniden kalemi alma konusunda motivasyona ihtiyaç duyanlar için birkaç ipucu sıralarsak; Paper Republic kişiselleştirme imkanı tanıyan özel üretim deri defterler sunuyor, floral çizimler taşıyan defterler ile yolan çıkan Rifle Paper Co.’nun seçkisi şimdilerde halı ve dekorasyona uzanıyor, Muji ajandaları kovalayanların her yıl sayısı artıyor, Türkiye’den ise Chapters planlayıcıları ile özellikle hediye arayanların dikkatini hak ediyor. Son olarak, Montblanc kalemlerin yüzü Kerem Bürsin olduysa eğer, sahafların eski kitap kokusundan keyif alan, akıllı telefonla aynı zamanda yanındaki küçük defterine not alan Türkiye’deki biz azınlığı bir jenerasyonun daha takip edeceğine dair hala ümit var demektir. Yani tıpkı Dua Lipa’nın viral olan tişörtündeki sloganın söylediği gibi; show me your books, bana kitaplarını göster.