Geçenlerde bir arkadaş grubunda tartışma çıktı. Konu neydi hatırlamıyorum bile, büyük ihtimalle çok da önemli bir şey değildi. Ama tartışmanın sonunda herkes birbirine omuz silkip dağılırken, ben kendi kendime düşündüm: “Ben az önce neyi savunuyordum ya?”
Gerçekten... O kadar hararetle karşı çıkmışım ki karşımdakine, sonunda kendimi bile ikna etmişim savunduğum şeye. Halbuki içten içe ben de biliyorum, doğru olan onun söylediğiydi. Ama işte, mesele doğruyu bulmak değil bazen. Mesele, kazanmaya çalışmak. Haksız bile olsak, kaybetmemek için saçma sapan argümanların arkasına saklanmak.
Hani bazen bir şey söylersin, sonra karşındaki sana öyle sağlam bir cevap verir ki, içinden “adam haklı galiba” dersin. Ama bunu söylemek yerine ne yaparsın? Hemen yeni bir şey bulup saldırıya geçersin. “Ama sen de geçen gün şöyle demiştin...” gibi konuyla alakasız bir örnek patlatırsın. Çünkü geri adım atmak zayıflık gibi görünür ya... Halbuki asıl güç, “Evet ya, ben burada yanılmışım,” diyebilmektir.
Ama hayır. Biz ne yapıyoruz? Tartışma ilerledikçe fikir değiştirmek yerine, fikirden sapıp savaşı kişiselleştiriyoruz. O an artık neyi savunduğumuz önemli değil. Kimin kazanacağı önemli.
Bazen sırf karşıdakinin sinirine dokunmak için bile alakasız şeyler savunuyoruz. Sanki o an satranç oynuyoruz da bir hamleyle şah çekmiş gibi bir haz alıyoruz. “Nasıl ters köşe yaptım ama!” diyoruz içimizden. Ama düşününce, bir tartışmadan geriye kalan sadece bu mu olmalı?
Belki de bu, yalnız kalma korkusunun bir tür dışavurumu. Belki de fikirlerimizden değil, kaybetmekten korkuyoruz. Belki de karşımızdaki insanın haklı çıkmasının bizim eksildiğimiz anlamına geleceğine inandırılmışız yıllarca.
Bazı insanlar bir tartışmaya gerçeği bulmak için girer, bazıları ise haklı çıkmak için. Bir bakmışsın, tartışmanın başında “böyle düşünüyorum” diyen biri, sonlara doğru “yok öyle demedim” diye kıvırmaya başlamış. Ama aslında demişti. Hem de yüksek sesle, tok bir vurguyla.
Belki de en güzeli şu soruyu sormak: "Ben burada gerçekten neyin peşindeyim? Fikrin mi, egonun mu?"