Öncelikle şunu söylemeliyim ki gerçekten de kasa her zaman kazanır. Hepimizin günlük yaşamının vazgeçilmezi olan bankamatik ve kredi kartlarının ortaya çıkışını hiç düşündünüz mü? Kim, hangi şartlarda bu fikri ortaya attı? Ben de çoğu insan gibi kredi kartını sıkça kullanıyor, yanımda nakit taşımamayı tercih ediyorum. Ancak Aksiyon Adamı filmini izleyene kadar, bu kartların kökenini bir isyanın, bir duvar ustasının emeği ve öfkesi üzerinden okumak aklımın ucundan bile geçmezdi.

Film, sıradan gibi görünen bir duvar ustasının hayatını odağa alıyor. İlk bakışta görünmez, toplumun içinde kaybolmuş bir işçi. Ama kapitalizmin devasa kulelerinin, bankaların yüksek binalarının aslında onun ördüğü duvarların üzerinde yükseldiğini fark ediyoruz. Bu, sıradan bir meslek değil; emek ile sistemin yüzleştiği bir sembol.

Lucio Urtubia’nın gerçek hayatından esinlenen film, Paris’te gerçekleştirdiği sahte seyahat çeki operasyonu ile Amerika’nın en büyük bankasını hedef alan bir anarşistin öyküsünü anlatıyor. Bir yandan aksiyon dolu sahneleriyle nefes keserken, diğer yandan kapitalizmin çürük temellerini sorgulatıyor.

1940’lardan 1980’lere uzanan bu elli yıllık hikâyede Lucio’yu; mütevazı bir işçiyken banka soyguncusuna, oradan da koca bir bankacılık sistemini sarsacak figüre dönüşürken izliyoruz. Halk sefalet içindeyken bankaların doymak bilmez kâr hırsına karşı açtığı savaş, aslında bir işçinin sisteme başkaldırısının hikâyesi.

Filmin aksiyon dozu oldukça yüksek: Çatılarda kovalamacalar, patlayan duvarlar, çekiçle, mala ile sisteme meydan okuyan bir işçi… Yüzeyde bir aksiyon macerası gibi dursa da derinde çok daha önemli bir mesaj var: Kapitalizm ne kadar güçlü görünürse görünsün, temeli işçinin emeğine dayanır.

Tarih de bunu defalarca kanıtladı. 1789 Fransız Devrimi’nde Bastille’in kapılarını kıranlar, Paris’in yoksul halkıydı. Filmdeki duvar ustasıyla aynı şekilde, onlar da “sistemin duvarlarını” yıkan emekçilerdi. Bu paralellik, filmin tarihsel ve toplumsal alt metnini güçlendiriyor.

Final sahnesinde duvar ustasının yalnızca kendi odasını değil, kapitalizmin sembolik duvarlarını da yıkması, filmi adeta doruğa taşıyor. O an seyirciye verilen mesaj çok net: Emeği küçümseyen her düzen, bir gün emeğin elleriyle yıkılır.

Aksiyon Adamı, bana hem eğlence hem de düşünce kattı. Adrenalin yüklü sahnelerin arkasında, tarihten bugüne taşınan bir gerçek vardı: Dünya emekle ayakta durur; emek ayağa kalktığında en güçlü sistemler bile çöker.

2022 yapımı bu film; dram, aksiyon ve romantizmi bir arada sunarken, İspanyol anarşist Lucio Urtubia’nın gerçek hayatından kesitlerle bireyin sisteme karşı mücadelesini etkileyici bir şekilde beyazperdeye taşıyor.

Son tahlilde, Aksiyon Adamı bize şunu hatırlatıyor: Tarih, film sahnelerinde değil; gerçeğe inananların cesur adımlarında yazılır. Dünyayı değiştirenler, izleyenler değil, emeğine ve adaletine sahip çıkanlardır.