Devlet, bir yılda çeşitli kalemlerde toplam 50 milyar TL ceza toplamayı hesap etmiş, bütçeye bu r akamı koymuş. Ama aynı devletimiz, 6 ayda 65 milyar TL ceza keserek bu hesabı yapanları mat etmiş.
Ceza, suçun bedelidir. Suçun bedeli ödenmezse toplumsal düzen çöker.
Ama bizde böyle bir mantık yoktur. Bizdeki mantık, kesilecek cezayı, Hazine’deki rakama uydurmaktır. Onun için suç adı altında mazeretler icat edilir. Bir şekilde bu para alınır.
Halimize şükredelim. Trafik cezası ödüyoruz, vergi cezası ödüyoruz. Ama gözümüzün üstünde kaşımız olduğu için ceza ödediğimiz de oluyor. Bir anlam vermesek de, dirensek de, isyan etsek de devlet o ceza adı altında biçimlendirilmiş parayı sizden alıyor.
Almanya’da öyle değil. Almanların işi daha zor.
Almanya’da Nazi selamı vermek suçtur, savaş hakkında konuşmak suçtur, parmağı başınıza doğrultmak yasaktır, konuşurken çiklet çiğneyene ceza kesiyorlar. Yine konuşurken elinizi cebinize sokmak da öyle. Ayakkabıyla başkasının evine giremezsiniz, kullandıktan sonra su şişesini çöpe atamazsınız ve bilhassa akşam ve gece saatlerinde gürültü yapamazsınız.
Singapur’da tuvalette sifonu çekmeyene meydan dayağı atılıyor. Keza yola tükürene de. Afganistan’da hırsızın eli kesilir, Moritanya’da namaz kılmayanın yeri cezaevidir. Hindistan’da çoğu tecavüz suçu işleyen 559 mahkum için idam cezası verilmiştir. En son infaz 2012’de gerçekleştirilmiştir ve diğerleri de sırasını beklemektedir.
Dünyanın en müreffeh ülkelerinden biri olan Norveç’te pazar günü alışverişe çıkmak, halka açık bahşiş vermek, işportacılık, otoyolda benzinin bitmesi, reşit olmayanların bulunduğu arabalarda sigara içmek, havai fişek patlatmak, kumar ve sokak reklamcılığı yasaktır.
Sonuçta bu suçların hiç biri bizi ilgilendirmez. Biz suç ve ceza ile değil, Hazine’nin terazisiyle ilgileniyoruz.
Balon çabuk söndü
CHP ile ilgili bir dava vardı; ileriye ertelendi.
Bu dava ekseninde en çok konuşulan konu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına geçeceği idi.
Mesnetsiz ama ısrarlı, içi boş ama iddialı, mantıksız ama inandırıcı kendinden menkul güç ve çevreler, allem ettiler kallem ettiler, böyle bir kamuoyu oluşturdular.
CHP’de ilçe ve daha sonra il seçimleri önümüzdeki aylarda başlıyor. Bünye biraz sarsılacağa benzer.
Kılıçdaroğlu taraftarlarının bu seçimlerde “güç beyanında” bulunacağını sanıyorum. Özgür Özel, özellikle CHP’li belediye başkanlarının peş peşe tutuklanmasına karşı dinamik bir muhalefet sunarken ve de puanını böylece her geçen gün artırdığı söylenirken ortaya beklenen bir tablo çıkacağa benzer.
Çünkü çoğu ilçe başkanı, Kılıçdaroğlu döneminde yapılan kongrelerde seçilmişlerdi ve onların çoğunun da rengi belliydi.
Bir tespit daha:
Özgür Özel, iktidara karşı yırtınırken Kemal Kılıçdaroğlu, sadece kulis yapıyor, ağzını bile açmıyor. Bu bile kongrelerin gündemine oturacak bir konu.
Evlilikten kaçan kaçana
Her ne kadar Nisa Suresi 3. Ayet, nikah hükümlerine göre bir erkeğin; gücü yetiyorsa ve hepsine adaletli davranacaksa 2-3, hatta 4 kadınla evlenmesine cevaz veriyor olsa da Türkiye’de evlilik sayısı her geçen yıl azalıyor.
2010’da bir yılda toplam 582 bin 700 evlilik gerçekleştirilirken, 2023’de bu sayı 565 bin 400’e düştü.
Dahası var:
Gençler artık daha geç evlenmeyi tercih ediyor. 2023’de bu rakam erkekler için 25.7, kadınlar için de 28.3.
Sebebini tartışmaya gerek var mı?
Elbet ekonomi.
Sosyal değişim ikinci planda kalıyor gibi.