Tesadüf diye bir şey var mıdır? İnsan tesadüf diye düşündüğü durumları kendisi mi yaratır? Neden hayatımızda hep aynı döngü içinde debelenip dururuz? Bizi aynı yollara, yaptığımız seçimler mi sokar? Pekii yaşadığımız şey aslında yazılmış kaderimiz mi? Birçok insanın aklında dönen bu soruların cevabını bulalım istiyorum. 

Seçimlerimiz bizi hayatın akışında belli noktalara sürükler. İnsan melankoli içinde en rahat yaşadığı alanı sahiplenir. Sonraki süreçte konfor alanından çıkmak zor geleceğinden, içinde mutlu olacağı yerler veya ilişkilerdense, huzursuz, mutsuz olacağı melankolik ilişkilere devam etme eğilimi gösterir. Farklında olmadan etrafımızdaki, bizi mutlu edecek olan insanları uzaklaştırırız. Ancak tam olarak bizi o melankoli haline sürükleyecek insanları ise olabildiğince yakınımıza çekeriz. Bu yazıyı yazmaya karar vermemin sebepleri de tam olarak bu. İnsan bazen aslında hiç içinde olmak istemediği durumlarda kendini bulduğunda, oturup bir düşünüyor, “Ben bu durumu daha önce defalarca yaşadım. Neden korktuğum, kızdığım, üzüldüğüm bu durumu, hiç istemiyor olmama rağmen yeniden yaşıyorum?” diye kendine sorabiliyor. İşte burada aslında cevap, belki de çocukluktan itibaren, süregelen hayat akışında başımıza gelen, büyürken içinde bulunduğumuz ortamın, insanların bize dayattığı travmalarda. Örneğin, evde baba ilgisinden yoksun, baba varlığından bihaber yaşamak ve büyümek zorunda kalan bir kızın, büyüdüğünde kendi ilişkilerinde bağlanma problemi veya tam tersine aşırı bağlanma, kaybetmek istememe gibi duygular içerisinde kendini bulması, büyürken yaşadıklarımızın hayatımıza nasıl yansıyabileceğinin bir örneği. Veya bir ebeveyn kaybının yaşattığı boşluk hissini, ebeveyne benzeyen biriyle kapatma, o kişiye aşırı bağlılık ve terk edilmekten korkma psikolojisi de bu örneklerden biri olabilir. Dolayısıyla büyürken yaşadığımız her şey ilişkilerimizde aynı döngüleri yaşamamıza neden olur. Bu zinciri kırmak için biraz kişinin kendine dönerek düşünmesi, hayatta ne istediğini bulması ve aslında karşısındaki insanın ona bunu verip veremeyeceğini tartması gerekir. Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur. Yaşanmışlıklar, yapılan seçimler insanları olmak istedikleri veya olmak istemedikleri yollara sokar. Karar bize aittir. Yaşamın bize getirdiklerini veya bizden götürdüklerini şapkamızı önümüze koyarak düşünüp, seçmemiz gereken doğru yolu seçip, döngü zincirini kırmak zorundayız. Aksi halde hayatımız, geriye dönülemeyecek kadar dar tek yön bir yolda ilerlemek ilerlemeye devam eder.