Kurumlar Vergisi rekortmenlerimiz açıklandı. Biz de ilk 20 işletmeye baktık. Bu sıralamaya giren kurumların toplam vergi hasılatı (8,3 trilyon TL) içindeki payı 145 milyar ₺ olmuş. Kurumlar Vergisi de toplam 890 milyar TL iken ilk 20 işletme 145 milyar TL bir değere ulaşmış. Bu 20 kurum içinde 8 adet banka var: Bu bankalar da 110 milyar ₺ (ilk 20’de % 76 pay) hasılata ulaşmış. İlk 20'ye bakınca vergilerin % 75 'i bankacılık sektörüne ait.
Bankacılık sektörü finansal sistemin temel taşı, ekonomik faaliyetler bankalar aracılığıyla yürütülür. İşlem hacimleri, faiz gelirleri ve kârları yüksek. Bu durum 2024'ün ilk 100 firmasına bakınca da görülüyor: ilk 100 içinde 18 banka var.
Bankacılık sektörünün bu gücü göz kamaştırıcı ama diğer sektörlere de bakmak gerek. Enerji, teknoloji, imalat sektörleri de benzer kârlılık düzeylerine sahip ise sorun yok. Ancak sahip değilse bu, ekonominin bankacılık sektörüne aşırı bağımlı olduğunu gösterir. Burada bir sıkıntı vardır.
Kısaca faizden beslenen bankacılık sektörünün bu denli büyümesi yüksek kârlarının, yüksek faiz oranları ve kredi maliyetlerinden kaynaklanması ekonomi için yüktür.
Vergi rekortmenlerine bakıldığında üretim ve istihdam, gelişme görülmelidir. Doğrudan faize dayalı bir ekonomik sistem, paradan para kazandıran bir sistemdir. Salt paraya dayalı sistemden çıkış yoktur.
Ayrıca kamunun tekel olduğu alanlardaki fiyat belirleme yetkisi de listeye giren kamu kurumlarının önemli bir gücüdür. Liste bu haliyle paradan para kazananlar ile kamu otoritesinden kaynaklanan gelirle vergi rekortmeni olanların bir listesi şekline dönüşmüştür.
Bankacılık sektörünün varlığı güçlü bir finansal sistem açısından önemlidir. Ekonomik faaliyetler bankalar aracılığıyla yönlendirilir. 2024 yılı verilerine göre, ilk 100'de 18 banka ve finans kuruluşunun bulunması da bu görüşü doğrulamaktadır.
Ekonominin bankacılık sektörüne aşırı bağımlı olması reel ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.
Dünyada da bankalar yüksek işlem hacimleri, faiz gelirleri ve küresel finansal sistemdeki merkezi rolleri itibariyle (ABD'de JPMorgan Chase, Bank of America ve Wells Fargo); Avrupa'da HSBC, Deutsche Bank veya Barclays gibi bankalar da yüksek vergi ödemeleriyle listelerde yer almaktadır.
Gelişmiş Ekonomilerde, ABD, İngiltere veya Almanya’da teknoloji (Apple, Microsoft), enerji (ExxonMobil, Shell) ve perakende (Walmart) gibi sektörler de üst sıralarda yer alır. Apple bir teknoloji devi olarak ve enerji şirketleri de bankaları geride bırakabilir.
ABD'de ilk 100 şirketin Google, Apple, Amazon gibi teknoloji ve enerji şirketlerinin olduğu listede vergi katkılarında bankaların payı genellikle % 20-30 civarında iken Türkiye'de bankaların % 76 seviyesi diğer sektörlerin yapısı kadar ekonominin kârlılığının düşük olmasıyla açıklanabilir.
Daha dengeli bir ekonomik yapı için, teşvik ve destek sistemlerinin buna uygun tasarlanması önemlidir. Üretimde rol alan reel sektör aktörlerinin AR-GE ve yatırımlar yoluyla üretim ve kârlılığını artıracak politikalara odaklanması, bu dengeyi üretim ve reel sektör lehine değiştirecektir.