Hayatın içinden kopup gelen hikâyeler vardır. Her biri bir bakış, bir sızı, bir merakla başlar. Bir zaman sonra bir deftere, bir Word dosyasına ya da sadece zihnin kıvrımlarına yerleşir. Yazmak, yalnızca kalemi kâğıda sürmek değildir. Yazmak, görmek; sonra da o gördüğüne yeniden bakmaktır. Tam da bu noktada Murat Gülsoy’un Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı kitabı, yazmak isteyenler için bir kılavuz haline geliyor.

“Yazar olunmaz, doğulur” gibi içi boş söylemleri boşa düşüren bu kitap, yazmanın öğrenilebilir bir süreç olduğunu kanıtlıyor. Gülsoy, yıllardır yürüttüğü yaratıcı yazarlık atölyelerinden damıttığı deneyimiyle; samimi, yalın ama bir o kadar da incelikli bir anlatımla yazmanın mutfağına davet ediyor bizi.

Kitap üç ana bölümden oluşuyor: “Yaratıcı Yazarlık Üzerine”, “Yazma Uğraşı” ve “Okuma Biçimleri”. Gülsoy, yazının teknik boyutlarını anlatırken bir yandan da yazma sürecinin duygusal ve düşünsel katmanlarını irdeliyor. Bu da kitabı, sadece nasıl yazılacağını değil, neden yazıldığını da sorgulayan bir metne dönüştürüyor. Üstelik her bölüm, edebiyat tarihinden örneklerle, hem kurgu tekniklerini hem de okur-yazar ilişkisinin derinliğini gözler önüne seriyor.

Gülsoy’un en güçlü yönlerinden biri, anlatı tekniklerini akademik bir dille değil, hayattan örneklerle aktarması. Sanki bir yazı atölyesinde, yan yana oturmuşsunuz da size deneyimlerini anlatıyor gibi. Yazarken kullanılan bakış açısı, karakter yaratımı, olay kurgusu, zaman kullanımı gibi konuları işlerken, bunları Kafka’dan, Borges’ten, Oğuz Atay’dan örneklerle destekliyor. Böylece okuyucu hem teknik bilgi edinmiş oluyor hem de edebiyatın büyük ustalarıyla tanışıyor.

Ancak Büyübozumu yalnızca yazarlık üzerine değil, okurluk üzerine de düşündürüyor. İyi bir yazar olmanın yolu, iyi bir okur olmaktan geçiyor. Gülsoy da bu bağlamda, metinleri sadece yüzeyden değil, derin yapılarıyla birlikte analiz etmenin yollarını sunuyor. Bir metne nasıl yaklaşılmalı? Alt metin nasıl okunur? Yazarın görünmeyen eli nerelerde hissedilir? İşte bu soruların cevapları, kitabın sayfaları arasında saklı.

Kitabın başlığı olan Büyübozumu, aslında edebiyatın tam kalbine dokunan bir kavram. Edebiyat çoğu zaman bir büyü, bir düş dünyasıdır. Ama aynı zamanda o büyüyü bozup, onun nasıl kurulduğunu anlamak da gerekir. Tıpkı iyi bir film izleyicisinin, sahne geçişlerindeki ustalığı fark etmesi gibi… Gülsoy, yazının ardındaki gizli yapıyı görünür kılıyor. Büyüyü bozarken, aslında yeni bir büyü kurmanın ipuçlarını veriyor.

Büyübozumu, yalnızca yazmak isteyenlerin değil, okumayı seven herkesin kitaplığında yer alması gereken bir eser. Yazıya, edebiyata ve insana dair sade ama derinlikli bir bakış sunuyor. “Yazmak cesaret işidir” diyor Gülsoy. Bu cesareti arayanlara, bu yolculukta yalnız olmadıklarını hatırlatan bir rehber niteliğinde bir kitap. Sadece yazar olmak isteyenlere değil, iyi bir okur olmak isteyen herkese tavsiye edilebilecek, oldukça detaylı bir rehber…