İletişim kurmamızı sağlayan bağlantı altyapılarını alışılmış bir şey olarak görmek kolay, ta ki önemli bir arama yapmanız gerektiğinde ve bağlantınız olmadığında, değil mi? Ancak eğer bu durum yeryüzünde kötüyse, uzayda bu sorunun ne kadar kötü olduğunu düşünün.
NASA uzay araçları, son 60 yıldır temel talimatları uzaya gönderen ve onlardan değerli verileri alan Deep Space Network (DSN) adlı bir sistem kullanarak, uzaydaki mühendisler ve bilim insanları ile iletişim kurmakta. Ancak bu ağ yaşlanıyor; onlarca yıllık donanımı, giderek artan bu yükü taşıma konusunda zorlanıyor. Dünya çapında artan uzay görevi sayısı, ağı sınırlarına zorluyor ve Artemis I gibi büyük görevler sırasında binlerce saatlik bilim gözlemleri kaybediliyor.
DSN şu anda sadece NASA'dan değil, aynı zamanda Avrupa ve Güney Kore uzay ajansları gibi uluslararası ortaklardan gelen 40'tan fazla görev tarafından kullanılıyor. Ağ, şu anda derin uzaya keşfe devam eden Voyager sondaları, Pluto yörüngesinin ötesinde bulunan New Horizons sondası, Perseverance ve Curiosity gibi Mars keşif araçları ve en önemlisi James Webb Uzay Teleskobu gibi insanlığın en önemli görevlerinin iletişimini sağlamakta. Bu duruma bakılınca DSN’nin üzerindeki yükün kritik bir noktada olduğu söyleniyor.
Daha fazla derin uzay görevleri ve insanları Ay'a gönderme gibi NASA’nın büyük hedeflerini mevcut radyo iletişim sistemini karşılamayacağı ortada. Gelecekteki keşiflere olanak tanımak için güvenilir, yüksek bant genişliğine sahip uzay iletişimine ihtiyaç duyuluyor ve uzmanlar, yeni bir şeye ihtiyaç olduğunu söylüyor. Artık lazerlere yönelme zamanı.
Artık iletişim kapasitesini artırma umudu var. Bu kapasite sorunlarının bazıları, iletişim hizmetleri sunan ticari işletmelerin kullanılmasıyla hafifletilebileceği umuduyla ortaya çıkıyor. NASA, düşük Dünya yörüngesi iletişimi için SpaceX'in Starlink ağı gibi seçenekleri kullanma olasılığını araştırıyor. Ancak, bu konuda da hükümetin Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile olumlu ilişkilerini ne kadar sürdürebileceği belirsizliğini koruyor.
Bu zorlukların üstesinden gelmek için NASA, mevcut altyapısını güncelleyerek lazer iletişimine geçmeyi düşünüyor. Lazer iletişimi, radyo dalgalarının yerine optik iletişimi kullanır ve bant genişliğini artırarak daha fazla veri transferine olanak tanır. Bu yeni yaklaşım, DSN'nin ağını hem radyo hem de lazer iletişimini aynı anda destekleyecek şekilde güncellemeyi içeriyor. Ancak lazer iletişimi için geçiş, mevcut antenlerin adaptasyonunu hatta dünyanın dört bir tarafına yeni bir sistem kurulmasını gerektiriyor. Bu hibrit yaklaşımın, aynı anda radyo ve lazer iletişimini mümkün kılarak, ağın iletişim kapasitesinde ve iletişim hızında büyük artış yaratması bekleniyor. Eğer hayata geçer ise, bu gelişmenin insanlığın uzay macerasında çok büyük bir adım olacağı aşikâr.
NASA’nın iletişim ağını değiştirmesi gerekiyor
Melih Yonsel
Yorumlar