Manevi gıdamızı sabah programlarından alan bir milletiz.

Kalitemizi törpüleyen bu programlar, ister istemez garip kimlikler de oluşturuyor.

Çünkü yaşadığımız dünyayı, sadece o ekranda izlediğimiz garabet örneklerden ibaretmiş gibi bir algı içindeyiz.

Böyle bir sürecin üretimi olan insanımızın da ruhuna şifa aradığı bir başka tür programlar var. Din adamlarının katıldığı bu programda; o cenahtan gelenlerin garip sorularına cevap yetiştiriliyor.

Adam beş vakit namaz kıldığını söylüyor ve sonra da şöyle soruyor:

“Dün gece rüyamda Allah’ı gördüm. Elini öptüm Hocam. Bu neye alamettir?”

Hoca, dini bütün olduğunu sanan adama izah ediyor, Allah’ın onun algıladığı gibi eli öpülecek bir fiziksel yapı olmadığını anlatıyor.

Aynı cenahtan bir başka soru daha geliyor ki, evlere şenlik:

“Erkek, boşandığı eşinin eski eşinden olan kızı ile evlenebilir mi?”

Bütün bunlar, dindar olduğumuzu sanıp da dinimizi tam anlamıyla bilmediğimizi, Kuran’ı iyi hıfzetmediğimizi, bize dayatılan o sapık programların ve benzeri sosyal medya paylaşımlarının hepimizi birer birer dizayn edip gerçeklerden kopardığının kanıtıdır.

Onun için silkinmeliyiz, bunlardan kurtulmalıyız ve gerçekçi din adamlarının sayısını çoğaltmalıyız.

Yoksa bindik alamete, gidiyoruz kıyamete.

Kazanamayacağını bile bile

Seçim, onu kazanma şansı olanların yarışıdır.
Ama bu yarışa hep “kazanma şansı olmadığını bilenler” de katılmıştır.
Seçim, bunun için hep karmaşık hale gelmiştir.
Ve belki de sonuç da “beklenen ve arzu edilen” olmamıştır.
Aynı tablo bugün de yaşanıyor.
400 bin seçmeni olan bir ilçede 4 bin oy almış partinin adayı, nasıl bir rüya görmüş ki, yarışa katılıyor.
O parti, o hayalci arkadaşı aday çıkaracağına, kendi görüşüne en yakın siyasi partiye destek verse doğru bir sonuca hizmet etmiş olmaz mı?
Ben buna “Perinçek modeli” diyorum.
Seçimi bahane edip gündemde kalmak.
Ama hüsranı hiç dert edinmeden.
Bazıları var; onlar da “Gaza getirilmiş” durumda. O gazla daha aday adaylığı sürecinde bile kendisine “Başkan” diye hitap edilmesi öyle mutlu ediyor ki…
Bir de kendini “Gidici” hisseden başkanlardan sonra meydanı boş bulanlar var.
Onlar, hem sayıyı artırıyor, hem de sürece çok renk katıyorlar.

CHP’de ikinci adam kim?

CHP’de “Değişim Devrimi” yapan Özgür Özel’in muhalifleri, sürekli bir şeyler söylüyor. En çok dillendirdikleri şey de “Asıl genel başkanın o olmadığı, arkasında başka güçler bulunduğu.”
Özel, bu söylentileri haklı çıkaran örnekler de sergiliyor. Mesela “Bir Genel Başkanımıza sorayım” diyor. Genel Başkan kendisi ama o, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hala genel başkan kabul edip, kendisini ezmeden, önemli konularda karar vermek istemiyor. Ekrem İmamoğlu’nu kendisinden üstün görüyormuş gibi davranıyor.
Bütün bunlar, CHP’de “İkinci Adam” tartışmalarına yol açıyor.
Daha doğrusu “Birinci Adam”ın gerçekten Özgür Özel olup olmadığına kadar uzanan bir siyasal tablo çiziliyor.
Ve elbette CHP, bundan zarar görüyor.

Zekasından kuşku duyduğum sosyal medya fenomenleri dolandırıcılık iddiasıyla tutuklanınca ''Acaba benim zekam da bir problem var?'' diye IQ testi yaptırmaya karar verdim!

***

Peki sen mutsuzluğun resmini yapabilir misin Abidin? Aaaa yaptın vallahi. Ama bu bir Türkiye haritası! 

***

Hey gelecekten umutlu arkadaş. Yarın seni aldatıyor. İmza, bir dost!

***

Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye karam… Kalayı bastım iki de bir suları kesenlere karam!

***

Bana, ‘seviyosan kızla git bir konuş’ dediler. Evleneli kaç yıl oldu bilmem. Hala susmadı hatun!