Türkiye Futbol Federasyonu’nun 2025-2026 sezonuyla birlikte yürürlüğe koyacağı yeni karar, 3. Lig’de adeta bir dönüm noktası olacak. Artık kulüpler, kadrolarına yalnızca 31 Aralık 2000 ve öncesi doğan en fazla 5 oyuncu tescil ettirebilecek.
Amaç açık: Gençlerin önünü açmak. Ancak her köklü değişimde olduğu gibi, burada da sorulması gereken kritik bir soru var: Doğru hedefe doğru yoldan mı gidiyoruz?
Gençleşme: Gerekli ve umut verici
Türk futbolunun gençleşmeye ihtiyacı olduğu ortada. 3. Lig, üst liglerde yeterince forma şansı bulamayan genç oyuncular için paha biçilmez bir fırsat. Bu karar, kulüpleri altyapıya yatırım yapmaya ve genç yetenekleri daha erken vitrine çıkarmaya zorlayabilir. Ayrıca genç oyuncuların maaş yükünün daha düşük olması, mali açıdan zorlanan kulüpler için bir nefes olabilir.
Tecrübeye veda etmek mi gerekiyor?
Her şey bu kadar basit değil. Karar, 25 yaş üstü birçok oyuncunun kariyerini doğrudan etkiliyor. Yıllarca bu liglerde emek vermiş, hâlâ sahada verimli olabilecek futbolcuların bir kalemde dışlanması hem bireysel mağduriyet yaratır, hem de futbolun doğasına aykırıdır.
Unutmayalım: Genç oyuncular yalnızca forma giymekle değil, tecrübeli isimlerden öğrenmekle gelişir. Saha içindeki liderlik, soyunma odasındaki yönlendirme, gençlerin gelişimi için vazgeçilmezdir. Tecrübeyi bir anda çekip almak, gençleri yalnız bırakmak anlamına gelir.
Kalite ve rekabet dengesi ne olur?
Bu kadar gençleşmiş kadrolar, evet, tempoyu artırabilir. Ancak beraberinde istikrarsızlık, artan hata oranı ve azalan taktik derinlik de getirebilir. Bu taraftar sayısında azalmalara da neden olabilir. Tribünleri çekecek kalite ve rekabetin sürmesi için tecrübeli oyunculara hâlâ ihtiyaç var.
Hiç başlamadan vazgeçilebilir
Futbolcu olma hayali kuran birçok genç için psikolojik olarak yıkıcı etkiler yaratabilir. Geleceğe dair planlarını sorgulamalarına neden olur. “Ben yapabilir miyim?” düşüncesi güçlenebilir ve birçok kişi geleceğini karanlık görüp, hiç başlamadan iş hayatına yönlenebilir.
Çözüm ne olabilirdi?
Bu karar bir anda değil, kademeli olarak uygulanabilirdi. Örneğin:
- Yaş sınırı 2-3 yılda azar azar düşürülebilirdi.
- Tescil yerine “aynı anda sahada bulunabilecek” yaşlı oyuncu sayısına sınırlama getirilebilirdi.
- 25 yaş üstü oyuncular için alternatif ligler veya geçiş programları oluşturulabilinirdi.
Böylece hem gençleşme sağlanır, hem de futbolcu emeği çöpe atılmazdı.
Gençleşmek güzel, ama denge şart
TFF’nin bu kararı, iyi niyetli ama biraz hızlı alınmış bir adım gibi görünüyor. Gençlere alan açmak çok kıymetli lakin unutmayalım: Futbol sadece gençlik değil, aynı zamanda akıl ve tecrübe işidir.
Gerçek gelişim, bu ikisini bir araya getiren sistemlerde olur.
Sözün özü:
Gençleşme Türk futbolunun geleceği için gerekli.
Ama plansız, desteksiz ve dengeden uzak bir gençleşme, beraberinde kalite kaybı ve adaletsizlik getirir.